BOĞAZLIYAN KAYMAKAMI KEMAL BEY VE TEHCİR GERÇEĞİ

18 Nisan 2022

Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü faaliyetlerimize, 16 Nisan 2022 Cumartesi günü 14.00’te, İ.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonunda, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recep Karacakaya’nın verdiği “Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey ve Tehcir Gerçeği” başlıklı konferansımızla devam devam ettik.

Konferansında, Miladi bin yıllardan önceki tarih süreci ve bundan sonraki dönemlerde bölgede egemen olan Türk devletleri bir yana, özellikle Selçuklu Devleti’yle başlayıp Osmanlı Türkiyesi dönemlerindeki Türk-Ermeni ilişkilerini önemli dönüm noktalarıyla ortaya koyup bir değerlendirme yapan Recep Karacakaya ana çizgileriyle şu hususlara ışık tuttu:

  • Selçuklular ve Osmanlılar egemen oldukları Ermeniler üzerinde, dil, inanç, ekonomik faaliyet, kültür ve benzeri yönlerden herhangi bir baskı kurmamışlar, hatta bu yönlerini rahatça yaşamaları onlara bütün kolaylıkları ve desteği sağlamışlardır.
  • Türklerle Ermeniler 18. Yüzyılın başına kadar barış ve huzur içinde bir ilişki içinde olmuşlardır.
  • Ermenilerle Türklerin arasındaki sorunları başlatanlar ve bugüne kadar değişik projelerle devam ettirenler ABD, Rusya, İngiltere, Fransa gibi emperyalist güçlerdir.
  • 18. Yüzyılın başından itibaren Ermeniler içine ekilen ayrılıkçı tohumlar, Osmanlı-İran- Güney Kafkasya’da bir Büyük Ermenistan Kurdurma hayaliyle yeşertilmiş, bu ayrılıkçı proje Taşnak, Hınçak gibi siyasi ve terörist yapılanmalarla çığırından çıkmış ve başta Türkler olmak üzere Ermenilerin kendilerine de büyük yıkım ve acılar yaşatmıştır.
  • Osmanlı Türkiyesi, sadık teba olarak gördüğü Ermenilere yaptıkları bütün kışkırtma ve taşkınlıklara, hatta isyan girişimlerine rağmen hep insani ve ıslah edici tarzda muamelede bulunmuştur.
  • Ermeniler, Osmanlı Türkiyesi’nin birçok cephede yurdunu koruma ve varlık savaşı verdiği zor bir süreci yaşadığı 18. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında, ülke düşmanlarıyla iş birliği yaparak Osmanlı Türkiyesi’nin başına büyük belalar açmışlardır.
  • Osmanlı Devleti düşmanla iş birliği içinde giriştiği isyan, terör ve katliam eylemleriyle ülke güvenliğine büyük tehdit oluşturan Ermenileri sevk ve iskana mecbur kalmıştır, bunu tüm Ermenilere uygulamamış; ayrılıkçı, sıkıntılı bölgelere elden geldiğince hassasiyetle uygulamıştır. 
  • O dönemin doğal, siyasi ve asayiş şartlarında, sevk ve iskan yapılırken bir kısım Ermeniler hastalıklar, hava şartları ve çete saldırıları gibi sebeplerle hayatlarını kaybetmişlerdir. Osmanlı Devleti bu konuda ihmali görülenleri ve kötü niyetle hareket edenleri elden geldiğince soruşturup cezalandırmıştır.
  • Yozgat Mutasarrıf Vekili ve Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, 1915’lerde Yozgat ve çevresinde bir taraftan sayısı bine yakın silahlı Ermeni çeteleriyle uğraşırken bir taraftan da devletin emri gereği olan sevki eldeki bütün imkanlarıyla, Kayseri ve Niğde jandarmasından da destek isteyerek gerçekleştirmeye çalışmış, sevk sırasında ihmal ve kötü niyetle hareket edenleri bizzat kendisi divanı harbe ve mahkemelere sevk edip yargılatmıştır. Kemal Bey kendisine bu yıllarda yapılan suçlamalardan dolayı yapılan soruşturmalardan aklanmıştır.
  • Kemal Bey, Mondros Mütarekesi’nden sonra İstanbul’u işgal eden ve zaten Ermeni Meselesini Osmanlının başına bela eden başta İngilizler olmak üzere diğer güçlerin Padişah ve hükumet üstünde kurduğu baskıyla tutuklanıp Kemal Beyin ölümü giderken söylediği gibi “ecnebi/yabancı devletlere yaranmak için” hiç de adil olmayan bir mahkeme kararıyla 10 Nisan 1919’da İstanbul Beyazıt Meydanı’nda idam/şehit edilmiştir.
  • TBMM 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla Kemal Beyi “Milli Şehit” ilan etmiştir.

Bir uluslararası emperyalizm projesi olan Ermeni Meselesi’nin dün olduğu gibi , bugün ve yarın da Türk milletinin başını ağrıtmaya devam edeceğini belirten Prof. Dr. Recep Karacakaya, gerek Ermenistan’ın gerekse Ermeni diasporasının 24 Nisan gibi çarpıtmalar ve türlü yalanlarla Türk milletini dünya kamuoyunda suçlu duruma düşürüp dünkü emellerine ulaşmaya çalıştıklarını ve bundan asla vazgeçmeyeceklerini söyledi. Karacakaya, Türk milletinin de haklı olduğu davada haksız duruma düşüp bunun yaptırımlarıyla karşılaşmamak için durmaksızın her türlü bilimsel çalışma, sanatsal etkinlik, propaganda, diplomatik girişim ve sivil toplum faaliyetleriyle tüm dünyaya bu husustaki gerçekleri anlatmaktan bir an bile geri durmamasını vurgulayarak konuşmasını tamamladı. 

Etiket:

Kategori: Süleymaniye Kürsümüz

Comments are closed.