TURAN ELLERİ MACARİSTAN VE TÜRKİYE KARDEŞLİĞİ

18 Mart 2024

Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü 2023-2024 dönemi etkinliklerimize, 16 Mart 2024 Cumartesi günü 14.00’te, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonunda, “15 Mart Macaristan’ın Özgürlük Bayramı” ve “Türkiye-Macaristan’ın Dış İlişkilerinin 100. Yılı” ilgisiyle düzenlediğimiz, Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Musa Taşdelen’in verdiği “Turan Elleri Macaristan ve Türkiye Kardeşliği” başlıklı konferansımızla devam ettik.

Macaristan ve Türkiye’nin kardeşlik ve dostluk ilişkilerinin gelişmesini akademik ve kültürel türlü çalışmalarıyla ve projeleriyle geliştirmek için somut gayretlerine tanık olduğumuz Prof. Dr. Musa Taşdelen, konuşmanda özet olarak şunları söyledi:

Hungarya adı onogur adınnda gelmektedir. 800´lü yılların sonlarına doğru Macarlar Karadeniz’in kuzeyinden ilerleyerek, Panon ovasına, günümüzün Macar ovasına yerleşmişlerdir. Macarlar büyük çoğunlukla Türkistan’dan dönem dönem göç eden çeşitli Türk kavimlerinin bir birleşimidir; Avarlar, Hazarlar, Peçenekler, Kumanlar hepsi bu bölgede zamanla Macar kimliği içerisinde erimiştir.  Andras Biro Macarların Kazakistan’daki Macar topluluğuyla bağlantısı olduğunu belirtmektedir. Macarlar 1000 yılının başlarında Hristiyanlığı kabul etmişlerdir. Ancak Macaristan Avrupa’nın ilk Türkiyesi’dir.

Osmanlı Türklerinin Balkanlara geçmesiyle birlikte Türkler ile Macarlar arasında Balkanlar üzerinde hâkimiyet mücadelesi başlamıştır. 1521 Belgrad’ın fethi, akabinde 1526 yılında Mohaç Savaşı’yla Macar toprakları uzun bir dönem Osmanlı-Türk hâkimiyetine girmiştir. Macarlar varlık sahnesine çıktıkları tarihten itibaren Habsburg yönetimindeki Germenler ve Ruslar arasında sıkışmışlardır. Özellikle Habsburg yönetimi Macarları asimile etmek istemiştir. Budin’in Türklerin yönetimine geçmesinden sonra bölgeyi yöneten Türk paşalar, yazışmaları Macarca yapmaya başlamışlar, Habsburg yönetiminden yazışmalarını Latince yerine Macarca yapmalarını istemişler, bu şekilde Macarca diplomasi dili haline gelmiştir.   Bu uygulama Macarcanın bugüne kadar korunmasına büyük katkı sağlamıştır.

Macar yöneticiler, bağımsızılık için dönem dönem Avusturya yönetimine karşı baş kaldırmışlardır.

Avusturya’yı istemeyen Tökeli İmre önderliğindeki Macarlar ayaklandı ve Osmanlı Devleti’nden yardım istediler. Veziriazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasında Osmanlı Ordusu Avusturya üzerine sefere çıktı.

Tökeli İmre Avusturya İmparatoru’nun Katolik mezhebine geçmeleri için yaptığı teklifi kabul etmedi ve Macarlar Tökeli İmre önderliğinde İmparatora karşı ayaklandılar. 1688 yılında Avusturyalılara teslim oldu ve Viyana’ya götürüldü. Serbest kaldıktan sonra Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları boyunca Osmanlı ordusunda görev aldı. Türk kuvvetlerinin başında Transilvanya’ya girdi ve Germen Ordusu’nu yenilgiye uğrattı. Bu başarısından dolayı Tökeli İmre’ye Transilvanya prensliği verildi. Zenta yenilgisinden sonra İzmit’e çekildi. Karlofça barış görüşmelerinde Avusturyalılar, Tökeli İmre’nin kendilerine teslim edilmesini istedilerse de Osmanlı Devleti bunu kabul etmedi. Tökeli İmre 1705 yılında İzmit’te öldü.

Macarlar Rakoczi Ferenc önderliğinde (1705-1715) Avusturya Habsburg hanedanlığına karsı bağımsızlık için mücadele etmişlerdir. Gelişen hadiseler neticesinde Rakoczi ve dönemin önde gelen Macar liderleri Osmanlı Devleti’ne sığınmışlardır. Rakoczi, Tekirdağ şehrine yerleştirilmiş ve tüm hakları Osmanlı koruması altına alınmıştır. Avusturyalıların Rakoczi’nin kendilerine teslim edilmesini istemelerine rağmen Osmanlı Devleti teslim etmemiştir.

Kossuth Lajos önderliğinde 1848-49 yıllarında Macarlar bir kez daha bağımsızlık için Habsburg yönetimine başkaldırmışlardır. Başarısızlık ile sonuçlanan mücadele sonrasında hiçbir Avrupa devleti, Kossuth Lajos ve arkadaşlarının sığınma talebini kabul etmemiştir. O dönemde birçok açıdan zor dönemler yasayan Osmanlı Devleti kendi isteği ile Macarlara resmi teklifte bulunarak İstanbul’a davet etmiştir. Bu davet Macarlar tarafından büyük bir memnuniyet ile kabul edilmiştir. Macar halkında Osmanlı’nın bu örnek davranışı büyük bir memnuniyet ve yankı uyandırmıştır. Kossuth Lajos Kütahya şehrine yerleştirilmiştir. Osmanlı Devleti kendisine yapılan tüm baskılara rağmen kendisine sığınan hiçbir Macar devlet adamını ya da askerini teslim etmemiştir. Daha önce giderek gelişme gösteren Türk-Macar dostluk münasebeti daha da güçlenmiştir. Sultan Abdülmecit, tacımı tahtımı veririm ama bana sığınanları asla vermem diyerek bu talebi reddetmiştir.

Dünyada ilk defa Türkoloji 1870’de Budapeşte Üniversitesinde bir disiplin haline getirilmiş, Macar Türkologlarının bulguları Türk aydınları arasında milliyetçilik ve Turancılık düşüncesinin uyanmasında etkili olmuştur.

1877’de Sultan II. Abdülhamit Peşte’de toplanan Turan kongresine Bir heyetle birlikte Özbekler Tekkesi Şeyhi Süleyman Efendiyi göndermiştir.

Ayrıca Kanuni Sultan Süleyman, Korvina olarak adlandırılan ve Macar tarihinde paha biçilemeyecek kadar değerli el yazması kitapları İstanbul’a getirmiştir. Sultan II. Abdülhamit bunları Macaristan’a geri iade etmiştir. Bu büyük bir sevinç uyandırmıştır.

Birinci Dünya Savaşı’na Avusturya Macaristan ile birlikte Osmanlı Devleti’de katılmıştı. Bu savaşın mağlubu olarak Macaristan’ı parçalayan Trianon Antlaşması imzalandı. Bu arada Osmanlı Devleti de Sevr antlaşması dayatmasıyla karşı karşıya kalmıştı. Bunun üzerine Mustafa Kemal Paşa önderliğinde İstiklal Mücadelesi başladı. Sonuçta bağımsız bir devlete kavuşuldu. Sevr Anlaşması hükümsüz kaldı. Macarlar bunu zaferi takdirle karşıladılar.

Bosna, Macaristan’ın yönetimine geçince Macaristan burada yaşayan Müslümanlar için bir dini görevli talep etmişlerdi. 1909 yılında Şeyhülislam İmam Abdüllatif efendiyi gönderdi. O tarihten itibaren İmam Abdüllatif Efendi, Budapeşte’deki Turan Cemiyeti’nin aktif üyesi oldu. O cemiyetin çıkardığı Turan dergisine katkılar sağlamaya başladı.

Birinci Dünya Savaşı’nda şehit düşen askerlerimizi Budapeşte’de bir şehitlikte topladı. İmam Abdüllatif Efendi İstiklal mücadelesini savunmak ve Rum ve Ermeni iddialarına karşı Macar ve Avrupa komuoyunu aydınlatmak üzere broşürler yayınlamıştır. Ayrıca gül baba türbesine sahip çıkmıştır. 1943 yılında Macaristan Turan Birliği Büyük şura üyesi olmuştur. Gül Baba Türbesi’ni koruma altına almış, Budapeşte’de bir Türk şehitliği yaptırmıştır. 1924 yılında Türkiye’ye Macar mühendislerin gönderilmesine aracılık etmiştir. Macarlara Türkçe dersler vermiştir.

18 Aralık 1923 yılında imzalanan Türk-Macar Dostluk Antlaşması, Türkiye Cumhuriyet’inin ilk resmi antlaşmasıdır. Bu anlaşmanın öncesinde ve sonrasında Macaristan’dan Türkiye’ye çeşitli heyetlerin ziyaretinde İmam Abdüllatif Efendi önemli roller üstlenmiştir.

Macaristan’dan dönem dönem Türkiye’ye mühendisler ve uzmanlar gelmiştir.

İmam Abdüllatif Efendi, 1946 yılında vefat etmiştir. Budapeşte’de gömülüdür. Mezarının yapılması için İsmet İnönü maddi yardımda bulunmuştur.

Macaristan, 1956 yılında direnişe rağmen, Sovyet Rus ordusu tarafından işgal edilmiş, Rusya’nın tam denetimine girmiştir. 1989 yılında parlamenter demokrasiye geçmiştir.

2001 yılında Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden bir heyetle birlikte Macaristan Miskolc Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü ziyaret ettik. Hava alanında heyetimizi karşılayan Prof. Dr. L.  Borsanyi bize “Türkler bizi 150 yıl idare etti, onları muhabbetle anıyoruz; Sovyetler bizi 50 yıl idare etti, onlardan nefret ediyoruz.” dedi ve Türk idaresinin Macar kimliğinin korunmasında büyük rol oynadığını belirtti. Daha sonra bu gezide Miskolc Üniversitesi’ndeki konuşmalarımızı Macarcaya tercüme eden Ahmet Barışcıl vasıtasıyla Macaristan Turan Vakfı Başkanı Andras Biro İstanbul’a gelerek benimle temasa geçti.  Macaristan Parlamentosu’nun desteğiyle Macaristan Turan Vakfı olarak bir Türk Hun Kurultayı düzenlediklerini ve Türkiye’den de resmi katılım sağlanmasını talep etti. Dışişleri Bakanlığıyla temasa geçtim ve TİKA’nın da temsil edildiği bir heyetle birlikte 2015 yılı Ağustos’unda Turan Kurultayı’na katılım sağlandı. Bundan sonraki süreçte Türkiye Macaristan ilişkileri büyük bir gelişme kaydetti. Bugün Macaristan Türk Devletleri Teşkilatı’nın gözlemci statüsündeki üyesidir.

Macaristan Türkiye kardeşlik ilişkisi tarihini bize mirasıdır. Bu mirasa sahip çıkılması gerekir.

Etiket:

Kategori: Genel, Süleymaniye Kürsümüz

Comments are closed.