SONSUZLUĞA YÜRÜYÜŞLERİNİN YILDÖNÜMLERİNDE ÖNDERLERİMİZ DR. FAZIL KÜÇÜK – RAUF RAİF DENKTAŞ

15 Ocak 2024

Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü 2023-2024 dönemi etkinliklerimize, 13 Ocak 2024 Cumartesi günü 14.00’te, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonunda, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi ve Kıbrıs Platformu işbirliğiyle düzenlediğimiz E. Büyükelçi Ertuğrul Kumcuoğlu, Prof. Dr. Mustafa Erkal, Engin Köklüçınar ve Av. Hüseyin Özbek’in konuşmacı oldukları, “Sonsuzluğa Yürüyüşlerinin Yıldönümlerinde Önderlerimiz Dr. Fazıl Küçük – Rauf Raif Denktaş” programımızla devam ettik.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel ve diğer konsolosluk yetkilileri, Kıbrıs dernekleri, diğer Türk Dünyası sivil toplum kuruluşları temsilcileri, Kıbrıs Harekatları gazileri ve seçkin bir dinleyici topluluğunun katıldığı program, Türk büyüklerine, şehitlerimize saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasıyla başladı.

 Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge Eray’ın selamlama konuşmasından sonra kürsüye çıkan KKTC İstanbul Başkonsolosu Fatma Demirel, kendisine çocukluğundan başlayarak, bir aile büyüğü kadar yakın olan Kıbrıs Türklüğünün önderleri Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın Kıbrıs Türklüğü için yaptıklarını ana çizgileriyle yansıttığı konuşmasında, Fazıl Küçük’ün Kıbrıs Türklüğüne hizmetlerini şu sözleriyle özetledi:

Dr. Fazıl Küçük, Kıbrıs Türklüğünün milli şuur ışığında, örgütlenerek bireysel ve toplumsal hakları hususunda bilinçlenmelerinin yolunu açan kişidir. Dr. Fazıl Küçük halka birlik ve beraberlik sayesinde siyasi, sosyoekonomik ve kültürel anlamda güçlenebileceği, İngiliz Sömürge İdaresi’ne ve Rumlara karşı haklarını savunması halinde, özünden gelen haklarını yeniden elde edebileceği yönünde aydınlatmıştır. Bu anlamda meşaleyi eline alan ilk lider olmuştur. Ada’da Türk bayrağının, Türk varlığının kökleşmesi yolunda örgütlenmeyi başlatan ilk siyasi partiyi kuran kişidir. Onun tertiplediği mitinglerle Vakıflar İdaresi İngilizlerden alınarak Türk Toplumu’na iade edilmiştir. Şeri Mahkemeler iptal edilerek Aile Mahkemeleri kurulmuştur. Laik eğitim düzeni içerisinde halkın modernleşmesi, milli birlik ve beraberliğinin sağlanması için kendi kurduğu Halkın Sesi Gazetesi üzerinden aydınlatma çalışmaları yapılmıştır. Anavatan Türkiye’de “Ya Taksim Ya Ölüm Mitingleri”nin düzenlenmesinde önemli görevler almış, Anavatan’da Kıbrıs Adası’nın önemi, halkına sahip çıkılmasının gereğinin daha iyi anlaşılması için uğraşmıştır. EOKA’nın kuruluş amacını çok iyi anlayıp derhal TMT’nin kuruluşunda görev almıştır.”

Sayın Demirel, Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’ı anlatmanın kolay olmadığını, kişisel yönünü, Müzakere süreci içerisindeki duruşunu, taktiklerini, diploması becerilerini, zekasının boyutunu anlatmanın saatler alacağını belirterek onlarca yıl boyunca mücadelesinde çok yakınında olduğu Sayın Denktaş’ı vurgulu birkaç anısı bağlamında övgüyle ve hayranlıkla değerlendirdi. Demirel, “Çocukluğundan itibaren, özgür, bağımsız bir ruha sahip babasının, dedesinin Anadolu’ya hasreti ve Anavatan’ın yeniden gelerek Ada’ya sahip çıkacağı düşüncesiyle büyütülmüş bir kişiydi. Yüksek eğitimi sayesinde toplumda kısa bir sürede saygın bir yere sahip olmuş bir avukat olarak kıvrak zekasını halkını çıkarlarını korumak üzere müzakereler sürecinde de uyguladığı taktiklerle bir adım daha öne çıkarmıştır. Mücadele tarihimizde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni kurana kadar oluşturulan yönetimlere yön veren, sabırlı, inançlı; halkının kayıtsız şartsız inandığı bir liderdi.  Ta ki Annan Planı dönemine kadar. Zaman yine Denktaş Bey’in takındığı tutumun haklı olduğunu yine bizlere gösterdi.” sözleriyle Denktaş’ın önderliğini ve gücünü dile getirdi.

Programın birinci kısmı, Kıbrıs Platformu Başkanı Hasan Taş tarafından Dr. Fazıl Küçük ile Rauf Raif Denktaş’a gerçekten yaraşır bir şekilde hazırlanan belgesel video gösterimi ile kapandı.

Programın ikinci kısmında yer alan panelde söz alan E. Büyükelçi Ertuğrul Kumcuoğlu, Prof. Dr. Mustafa Erkal, Engin Köklüçınar ve Av. Hüseyin Özbek de yaptıkları konuşmalarla Kıbrıs Türklüğünün var oluş mücadelesini ve bu mücadelenin önderleri Dr. Fazıl Küçük ile Rauf Denktaş’ı değişik bakış açılarından değerlendirdiler.

DENKTAŞ’I TENKİT EDENLER DENKTAŞLAŞMAK ZORUNDA KALMIŞLARDIR

Oturumu yöneten ve ilk sırada söz alan Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erkal,

Rauf Denktaş Bey, bırakın 15 dakikada, bir saatte, bir gün /24 saatte kolay anlatılabilecek bir değer değildir. Ne kadar anlatsanız, acaba bir eksiği mi var diye düşünmek zorunda kalırsınız. Gerçekten Kıbrıs milli davamızı en iyi bir şekilde savunan ve kabul ettiren, nasıl bir kabul ettirme ki, Denktaş’ın karşısına, karşı taraf sürekli iki üç kişiyle çıkıyordu. Ama buna rağmen Denktaş Bey, gerekli başarıyı ortaya koyuyor, gösteriyordu. Politikaya girişi nasıl olmasın ki, hayatı, davasını anlatabilmek için, davasını ortaya koyabilmek için geçmiş bir insan, yorulmamış bir insan, vazgeçmemiş bir insan ve kimsenin paraşütüyle siyasete girmemiş bir insandı. Davasının büyüklüğünü bilerek insanları uyandıran, insanlara yol gösteren büyük bir liderdi. İkna gücü çok yüksek ve bazıları büyük yanlışlar yapsa da kolay kolay küsmeyen ve kimseye toz kondurmayan biriydi. Denktaş da bazı haksızlıklarla karşı karşıya kalmıştır. Ama onu tenkit edenler, fazla değil on, yirmi yıl sonra kendileri de Denktaşlaşmak zorunda kalmışlardır…” sözleriyle Rauf Denktaş’ın mücadelesindeki doğruluk ve isabetliliğe dikkat çekerek önderlikteki yüksek kişiliğini ortaya koydu.

AYNI GEMİNİN KAPTANLARI

İkinci konuşmacımız 1987’de KKTC Büyükelçisi olarak atanıp beş yıl boyunca bu görevi sürdüren ve Kıbrıs Türklüğünün varlık ve özgürlük davasına yakından vakıf olan E. Büyükelçi Ertuğrul Kumcuoğlu, Fazıl Kücük’ün otuz altı yaşta, Rauf Denktaş’ın 18 yaşta oldukları bir dönemde, kendi yakıştırmasıyla kağıt bir gemiye benzettiği Halkın Sesi Gazetesi’nde yolları kesişen bu iki  büyük Kıbrıs Türkü önderinin, yaş ve tecrübenin verdiği öncelikle roller değişse de ömürlerini sonuna kadar birlikte hep aynı yönde yürüdüklerini belirterek sözlerine başladı. Kumcuoğlu, bu iki önderin adım adım Kıbrıs Türklüğünün kültürel, medeni, ekonomik ve siyasi haklarının alınmasında ömürlerinin sonuna kadar canla başla mücadele yürüttüklerini ortaya koyduğu konuşmasında; “Kıbrıs Türkleri, son yüzyılda iki büyük devlet kurucu adam yetiştirmişlerdir; birisi KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş, diğeri Dr. Fazıl Küçük’tür. Karıştırdığımı zannetmeyin. 1959 Antlaşmalarını ve 1960 Kıbrıs cumhuriyeti Anayasasını dikkatle incelerseniz, Dr. Fazıl Küçük Cumhurbaşkanı Yardımcısı değil yetkileriyle Kıbrıs Cumhuriyeti Eşcumhurbaşkanı’dır…dolayısıyla bu iki zat birbirinden ayrılmadan Kıbrıs Davasına hizmet etmişler ve başarılı da olmuşlardır.” sözleriyle de bugüne kadar gözden kaçan bir hususa dikkatimizi çekti.

KÜÇÜK VE DENKTAŞ UNUTULMADIKÇA KISRIS TÜRK CUMHURİYETİ VAR OLACAKTIR

Konuşmasında öncelikle Osmanlı İmparatorluğunun siyasi sınırları içindeki Kıbrıs’ın 1878 Berlin Konferansı sonrası İngiltere’nin eline geçmesinin nedenlerine değinen üçüncü konuşmacı Av. Hüseyin Özbek, Birleşik Krallık açısından, Akdeniz egemenliği, Süveyş kanalının denetimi ve Hindistan yolunun güvenliği için Kıbrıs’ın öneminin altını çizdi. Özbek, 1960 sonrası, Kısa süren Kıbrıs Cumhuriyeti denemesinin, Yunanistan’ın, adanın tümüne egemen olmak ve adadaki Türk varlığına son vermeye yönelik girişimleri nedeniyle başarısız olduğunu söyledi.

TMT’den KKTC’ye giden süreci ana çizgileriyle özetleyen ve 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nın olmaması durumunda, Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığının sona ermiş olacağını belirten Özbek, KKTC’den geri adım atılmamasının söz konusu olamayacağını, Türkiye’nin, mevcut durumun korunmasından yana olan tavrının da asla değiştirmeyeceğini söyledi.

Annan Planının sürecinde Denktaş’ın tasfiye edilme girişim ve çabalarını da örnekleriyle anlatan Özbek, bu planın gerçekleşmesi halinde, Kıbrıs Türklerinin coğrafi alan ve nüfus homojenliği açısından büyük kayıplara uğramış olacağına dikkat çekerek, iç ve dış işbirlikçilerin bütün kurgu ve oyunlara rağmen kabul edilmeyen Annan Planı’nın Türklerin yakaladığı bir şans olduğunu ve bu sansın iyi kullanılması gerektiğini belirtti.

Özbek, Kıbrıs Türklüğünün, varlık mücadelelerinin ve kurtuluşlarının önderi, milli direnişlerinin simgeleri Dr. Fazıl küçük ve Rauf Rai Denktaş’ı unutmadıkça özgür yaşamaya devam edeceklerine inandığını söyleyerek sözlerini tamamladı.

DENKTAŞ’I YENEMEZSİNİZ

Kıbrıs’taki bir üniversitede büyük bir gençlik topluluğunun önünde söz düellosuna giren Denktaş ve Talat’la ilgili bir olayı nakleden son konuşmacımız üstat gazeteci Engin Köklüçınar, Denktaş’ın gençliğin ruhundaki milli kodları harekete geçirerek onların gönlünden kopan alkışlarla haklılığını ve tuttuğu yolun doğruluğunu bir kere daha kanıtladığına vurgu yaptı.

Etiket:

Kategori: Genel, Süleymaniye Kürsümüz

Comments are closed.