KIBRIS TÜRKÜNÜN VAROLUŞ MÜCADELESİNDE DR. FAZIL KÜÇÜK VE RAUF DENKTAŞ

26 Ocak 2020

Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü Konuşmalarımızı, 25 Ocak 2020 Cumartesi günü 14.00 – 16.00 saatleri arasında, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi’yle ortaklaşa düzenlediğimiz ve Prof. Dr. Ertan OktayHünalp Sabit ile Rumeli Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Özmen’in konuşmacı oldukları “Kıbrıs Türkünün Varoluş Mücadelesinde Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş ” başlıklı programımızla sürdürdük.

Türk büyüklerine ve şehitlerimize saygı duruşu ve istiklal Marşımızla başladığımız programımızın açılış konuşmasını yapan Kıbrıs Türk kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge Eray, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş’ın hayat öykülerini ve destansı mücadelelerini  kısaca özetleyerek konuşmasını KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı sayın Denktaş’ın vasiyeti olan şu vurgulu sözleriyle bitirdi;

Kıbrıs Türk halkını kurtarmak için verilen mücadelenin unutulmaması gerekmektedir. Bu mücadelenin yeni nesillere aktarılması herkesin vatan borcudur. Kıbrıs Türk halkının geleceğe bakarak geçmişte yaşananların yaşanmaması için dik durması, Türklüğüyle gurur duyarak Atatürk ilkelerinden taviz vermemesi gerekir. Devlet demek, hürriyet demektir. Dimdik ayakta durup, kimsenin boyunduruğu altına girmemek demektir. Müzakere masasına bunların bilinciyle oturulması gerekir. Maraş, Güzelyurt ve Karpaz Yarımadası konusunda asla taviz verilmeyeceğini herkesin bilmesini isterim. Kimse bizi bu yurttan vatandan mahrum edemez. Kıbrıs Türk halkının ana vatanı Türkiye’ye mutlak güvenmesini isterim. Ana vatana gelecek her zarar bize de zarar verecektir. Kıbrıs Türk halkının kimseye muhtaç olmadan, yaşama ve her türlü zorluğun üzerinden gelme gücü vardır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir evlat gibidir. Bu evladı yaşatmak, ona zarar vermeye çalışan herkes dur demek, tüm Kıbrıs Türklerinin görevi olmalıdır.

Kürsüye arz edilen KKTC İstanbul Başkonsolosluğu Ticari Ateşesi Cahit Kayıarslan; büyük önder Dr. Fazıl Küçük’le yakından çalışma imkanına sahip olamadığını, ama Sayın Dentaş’ın özellikle kuruculuğunda yer aldığı KKTC İstanbul Başkonsolosluğu’ndan sonraki süreçte yoğun ilişkilerle maiyetinde yer aldığını belirterek, onun büyük liderliğini, yer yer ilginç anekdotlarla vurgulayarak anlattı. Kayıarslan, çok sert tartışmalarla geçen Toplumlar Arası Görüşmeler’de, Yunan hayranı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Butros Gali’ye 44. Kattaki makamında “Bana Kıbrıs Türklüğüyle ilgili toplantılarda, sakın bir daha sesini yükseltme! Bir daha sesini yükseltirsen seni buradan aşağı atarım!” diyecek kadar yüksek cesaret sahibi Sayın Denktaş’ın, nasıl bir Türklük önderi olduğu attığı her adımda, aklıyla, birikimiyle, sabrıyla tüm dünyaya gösterdiğini ve Kıbrıs Türkünün haklarından zerre kadar taviz vermediğini söyledi.

Program, Kıbrıs Türklüğünün ölümsüz önderleri Dr. Fazıl Küçük ile Rauf. R. Denktaş’a sevgi, saygı ve minnetlerini ifade eden duygularla örülmüş övgü şarkılarından ve hayatlarından kesitlerin yer aldığı sunumlardan oluşan video gösterimiyle devam etti.

Video gösteriminin ardından Dr. Fazıl Küçük ile Rauf. R. Denktaş’ın kişilikleri ve Kıbrıs Türklüğünün varoluş mücadelelerinin değişik açılardan ele alındığı oturuma geçildi. 

Oturum başkanlığını yapan Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ertan Oktay, liderlerinin şahsında geçmişten geleceğe Kıbrıs Türklüğünün davasını ve hedeflerine ışık tutmak amacıyla düzenledikleri bu oturumda vermek istedikleri mesajın; devamlılık, kararlılık ve top yekun bir mücadelenin gereği olduğunu söyledi. Kıbrıslı Rumların, inatla, hiçbir zaman asıl sahibi olmadıkları Kıbrıs’ta tam egemenlik, Türkleri yok etme ve sonunda Yunanistan’a ilhak olma idealiyle hareket ettiklerini ve bundan bir adım bile geri atmadıklarını belirten Oktay, Türklerin de mücadele stratejilerini buna göre belirlemelerini istedi. Oktay, dün karşılarında muhatap olarak sadece Kıbrıs Rumları ve arkasındaki Yunanistan varken, bugün gafilane tavizlerle Avrupa Birliği’ne dahil ettiğimiz Kıbrıs Rum Yönetiminin arkasındaki Avrupa ülkelerinin de muhatapları haline geldiğini belirterek, bu durumun mücadele şartlarını daha zor ve karmaşık hale getirdiğini söyledi.

Oturumda söz alan Rumeli Üniversitesi’nin Dr. Öğr. Üyesi Süleyman Özmen, çok etraflı araştırma ve bulgulara dayalı olarak hazırladığı Kıbrıs ve Kıbrıs Türklüğünün davasını, birbirinden ilginç görsellerle sergileyen muazzam bir sunum yaptı. İlkin Türk tarihine de atıflarda bulunarak başlattığı binlerce yıllık Türk Kıbrıs gerçeğinin gittikçe belirginleşen resmini, 1571’den başlayan üç yüz yıllık kesin egemenlik, İngilizlere kiralanması, Rumlarla ortak Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması, 60’lı yıllarda Rum-Yunan ikilisinin oynadığı oyunlar ve Türklere yapılan mezalim dönemi, Mutlu Barış Harekatımız ve KKTC’nin kuruluşundan bu yana tanık olduğumuz süreçlerle ortaya koyan Özmen, bütün bunları Kıbrıs’ın stratejik konumu ve sahanlığında bulunan zengin yeraltı kaynakları bağlamında tahlilini yaptı. Kıbrıs’ın sahipliği davasının, tarihî ve coğrafi haklılığımız çerçevesinde, Türkiye başta olmak üzere bütün Türk Dünyası’nın davası olduğunu belirten Özmen, bunu, yakın tarihimizin ölümsüz liderleri Atatürk, Dr. Fazıl Küçük ile Rauf R. Denktaş’ın gördüğü gözle görmekten ve bu bilinçle hareket etmekten başka bir yolla, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’daki varlığımızın mümkün olamayacağının altını çizerek konuşmasını bitirdi.

Son konuşmacımız Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Genel Sekreteri Hünap Sabit,  bir TMT mensubu olmanın ve yıllarca Kıbrıs Türkünün davasını Türkiye’de temsil etmenin kazandırdığı tecrübe ve birikimle bizleri aydınlatıp hedefler ortaya koydu. Sabit, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’ın önderliğinde verilen bağımsızlık ve var olma mücadelesinin Kıbrıs Türküne nefes aldırdığını, fakat bunun yeterli olamayacağını, son yıllarda hep birlikte yaşayıp gördüğümüzü söyledi. Karşımızda, Kıbrıs’ın tamamına egemen olmak isteyen ve bütün kurgu ve mücadelelerini büyük bir gayretle bu yönde yürüten bir Rum-Yunan ikilisi olduğunu belirten Sabit, artık bizim de Türkiye ve Türklük olarak tarihimizin ve coğrafyamızın bize verdiği yetkiyle Kıbrıs’ın tamamına egemen olacak bir dava ve mücadele yürütmemiz gerektiğini söyledi. Çünkü bizim bu zamana kadar sürdürdüğümüz savunma politikalarının, bizi yerimizde saydırıp, geri adım attırıp; aksine Rumlara ve Yunanlılara cephe kazandırdığını belirten Sabit, karşımızda Kıbrıs’ta Türklüğü yok etmeye azmetmiş bir taraf varken, başka türlü bir çözüm düşünülemeyeceğini vurgulayarak sözlerini tamamladı.  

Etiket:

Kategori: Genel, Süleymaniye Kürsümüz

Comments are closed.