Türk Adının Oluşumu, Tarihi ve Anlamı
Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü Konuşmalarımızı, 15 Aralık 2018 Cumartesi günü saat 14:00’te, Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Bayraktar’ın verdiği “Türk Adının Oluşumu, Tarihi ve Anlamı” başlıklı konferansımızla devam ettik.
Prof. Bayraktar, konuşmasına, “Türk” adıyla ilgili Arap bilgini Cahiz, Ziya Gökalp, İbrahim Kafesoğlu gibi Türklük konusunda araştırmalarıyla tanınan bilim ve fikir adamlarının tanım ve görüşlerini hatırlatarak başladı. Bu görüşlerin “Türk” adının anlamını vermekten çok, onların gelenek ve yaşayışları bağlamında yapılan yorum ve yakıştırmalardan ibaret olduğunu belirten Mehmet Bayraktar, gerçek anlamının ise çok daha farklı kökeni ve tarihi olduğunu söyledi.
Konferansının devamında birçok değişik geçerli bilim dilini bilmenin avantajını kullanarak Türklerle ilgili kaynaklarda yaptığı araştırmalarda “Türk” adını gerçeğiyle ilgili ulaştığı bilgi ve bunlardan çıkardığı sonuçlar hakkında şunları söyledi:
“Türk” kelimesinin anlamı, oluşumu içinde saklıdır. Türklerin ta eskiden beri kendileri için kullandıkları üç önemli sözcük vardır. Bunlar; “ur”, “su” ile “mo”dur. Bunların tarihini kesin olarak söylemek zor, ancak Alman dilbilimci Baron Bunsen, İlkin Türklerin dil, kültür ve gelenekleriyle ilgili 15000-20000 yıl öncesine dair yorum ve açıklamalar yapar ki, daha sonraki çalışmalar bunu doğrular niteliktedir. Yukarda bahsedilen kelimelerin geçmişini MÖ 20000 yıllarına kadar götürmek mümkündür.
Bizim “Türk” kelimesiyle ilgili üzerinde duracağımız ad; “ur”dur. Türk kelimesinin veya Türk soyluların birçoğunun adları, geleneklerini anlatan bugünkü sözcüklerin kurucu hecesi hep “ur”dur. O günden bugüne birçok kelimenin içinde aynen veya ses değişimiyle yer alan “ur” kelimesinin anlamı “asıl, nesil, kök” demektir. Kelimeler doğal olarak binlerce yıl önce ortaya çıktıkları ses yapısıyla durmuyorlar, evrim yani değişime uğruyorlar. Bu sebeple bizim bugün bu gerçeğin ışığında sonuçlar çıkarmamız gerekir. Bu bağlamdaki oluşum sürecinde,“ur” kelimesinin başına “ta” eklendi, ki bu kelime Türklerde “Tanrı” anlamında kullanılmıştır; Sakalar Tanrı’yı “ta” kelimesiyle ifade ediyorlardı. Bu kelimeyi, dünden bugüne dünyadaki birçok eski milletlerde Tanrı’nın yüksekte olması inancıyla açıklanabilecek “dağ” ˂”tag”da da görürüz. İşte bu “Ta” zamanla “ur” kelimesiyle birleşmiş, “Ta-ur” ˃taur oluşmuş; iki ünlü yan yana gelince bunlarda biri zamanla düşmüş; “tur” veya “tar” kelimesi oluşmuştur. Tarihini tam kestirememekle beraber bunun MÖ 17.000-18000’lerde olduğunu tahmin ediyoruz. Sonradan “-r-” düşürülerek kullanılan “Tatar” kelimesi de, birçok dillerde, çok eskilerde, bir kelimeyi iki defa tekrarlayarak çokluk oluşturma gerçeğine dayalı olarak “Tar-tar˃ Tartar” dan gelmiştir. Bu “Tur” , “Tanrısal nesil” “iyi soy” gibi ifade edilecek bir anlam taşıyordu…”
Konferansını “Türk” adıyla ilgili görüşlerini, Heredot, Göktürk Yazıtları, Kaşgarlı Mahmut , Hammer gibi daha birçok kaynağa dayalı olarak yukardakine benzer dilbilimsel açıklamalar ve örneklerle sürdüren ve işi tarih boyutuna da taşıyan Prof. Dr. Mehmet Bayraktar, yüz elli yıldır dünyanın söz sahibi bilim adamlarının araştırmalara dayalı sonuçları ortada dururken, eşzamanlı olarak Türkiye’de tarihçiler ve dilciler tarafından bu konuların doğru bir şekilde ele alınıp yazılmadığını iddia etti.
Mehmet Bayraktar, konferansını, ortaya sürdüğü görüşleri kabul etmeyen ve karşıt iddialarda bulunan akademisyen dinleyicilerini cevaplayarak bitirdi.
Kategori: Genel, Süleymaniye Kürsümüz