KAZAN’IN RUSLAR TARAFINDAN İŞGALİ VE KAZAN ŞEHİTLERİ
Prof. Dr. Dinçer Koç, 19 Ekim 2024 Cumartesi günü 14.00’te İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonunda devam ettirdiğimiz Süleymaniye Kürsümüzde , “Kazan’ın Ruslar Tarafından İşgali ve Kazan Şehitleri” başlıklı bir konferans verdi
Konferans öncesinde söz alan Azat Tatar Geçler Birliği Başkan Yardımcısı Rifat Gimaddin, Kazanı’ın İşgali’nin ve Kazan Şehitleri’nin unutturulmamasının Türk Dünyası açısından çok önemli olduğunu vurgulayan kısa bir konuşma yapıp Tatar Türklerinin özgürlük ruhunu dile getiren bir şiir okudu.
Prof. Dr. Dinçer Koç, “Kazan Hanlığı’nın 15 Ekim 1552 yılında Ruslar tarafından işgalinin üzerinden çok uzun bir zaman geçse de,Türk Dünyası açısından ortaya çıkarmış olduğu acı sonuçları günümüze kadar yansımıştır. Bu nedenle Türk tarihi açısından bir dönüm noktası olarak tarihçiler tarafından ortaklaşa olarak kabul edilir. Kazan’ın düşüşü aynı zamanda Türk milletinin gerilemesinin başlangıcı olarak da kabul edilebilir. Her ne kadar o sıralarda Batı’da Kanuni Sultan Süleyman gibi hükümdarla çok ihtişamlı bir dönem yaşamış olsa da çözülme belirtilerinin ilk emaresi olarak Kazan Hanlığı’nın düşüşü gerçekleşmiştir.” sözleriyle konunun önemine dikkat çekerek konuşmasına başladı.
Bugün burada bu bölgelerde Türk varlığının kadimliğini ve bu varlığın hangi devrelerden geçtiğini özetleyeceğini ve sonuç olarak da Kazan’ın düşüşünü ele alacağını belirten Koç, Hunlar- Avrupa Hunları, Bulgarlar, Hazarlar, Cengiz İmparatorluğu, Altın Orda Deveti, Timurlular Devleti, Kırım Hanlığı, Astrahan Hanlığı, Kasım Hanlığı, Nogay Hanlığı ve Kazan Hanlığı gibi tarihte bu bölgede egemen olmuş Türk Devletlerini ve birbiriyle ilişkilerini çok güzel bir şekilde özetledi. Dinçer Koç, bir taraftan bu devletlerin birbiriyle ilişkilerini ele alırken bir taraftan da 9. Yüzyıldan başlayarak Kiev Kinezliği’yle bu bölgede adları anılmaya başlan Rusların yüzyıllarca Türklerin egemenliğinde yaşarken bir taraftan da Türklerin iç çekişmelerini mizaçlarını iyi okuyarak gittikçe güçlenerek bir Moskava Knezliğini Çarlık Rusyası’na dönüştürerek IV. İvan’la artık Kazan kapılarına dayandıklarını söyledi.
Rus din adamlarını IV. İvan’ı Çar olarak tahta geçirdikten sonra önüne koyduklarını Rus yayılması projesiyle onu harekete geçirdiklerini ve bunu da o günün savaş tekniklerini ve stratejilerini çok iyi uygulayarak başardıklarını belirten Koç, Rusların bu başarısında en büyük payın da Türk hanlıklarının ve yöneticilerinin birbiriyle iç çekişmelerinin oluşturduğunu söyledi. Hanbike / Süyünbike zamanında iyi donanımı ve işbirlikçileriyle Kazan’a egemen olan Çar İvan’ın, Tatarların yeni bir direnişle isyanı üzerine Kazan üzerine yürüyüp 15 Ekim 1552’de şehri alıp tarihteki en büyük kıyımlardan birini gerçekleştirdiğini ve Tatar Türklerinin bütün varlıklarının yağmalandığını belirten Koç, başta da söylediği gibi bunun Türk tarihinde bugüne kadar devam eden bir gerilemenin başlangıcı olduğunun altını çizdi.
Koç, bu geri gidişi durdurmak ve Türklüğü toparlamak amacıyla, Osmanlı Devleti II. Selim döneminde hem İdil-Ural Türklüğüne yardım, hem de Karadeniz’i, Hazar Denizi’ne bağlayacak Don ve İdil ırmaklarını birbirine bağlayacak Don Kanalı Projesi başlatıldıysa da, yine Türklüğün iç dinamiklerinin olumsuz çekişmeleri sebebiyle başarılamadığını da söylemeden geçmedi.
Tarihin verdiği derslerin unutturulmaması gerektiğini belirten Koç, İdil Bölgesi Tatarlarının o günden bugüne kadar Rusların bütün uğraşlarına rağmen kültürlerini ve devlet akıllarını yitirmeyerek içlerindeki bağımsızlık ruhlarıyla bugüne kadar varlıklarını sürdürdüklerini ve Türk Dünyası’nın bugün olduğu gibi, gelecekte oluşacak güçlü birliğinin de önemli bir uzvu olarak varlıklarını sürdürmeye devam edeceklerini belirterek konuşmasını bitirdi.
Kategori: Genel, Süleymaniye Kürsümüz