Güney Sibirya Türklüğü
Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsümüzde 21 Şubat 2015 Cumartesi günü İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Araştırma Görevlisi Kürşat Yıldırım ve eşi Elvin Yıldırım “Güney Sibirya Türklüğü” konulu bir konferans verdiler.
Konferans öncesinde TDAV Gençlik Kolları üyesi ve İ.Ü. Hukuk Fakültesi Öğrencisi Merve Nur Duymaz, Kırım Türklerinin önderlerinden Numan Çelebi Cihan’ı, ebediyete yürüyüşünün 97. Yıldönümünde (23 Şubat 1918) yâdımıza getiren bir konuşma yaptı.
Açılış konuşmasını vakfımız hocalarından Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu’nun yaptığı Konferansta, Kürşat Yıldırım ve Elvin yıldırım, 2014 yazında, önceki yıl Türk Dünyası Kültür Başkenti olan Eskişehir Valiliği tarafından desteklenen ve Doç. Dr. İlyas Topsakal tarafından yürütülen “Rusyada’ki Türkler Projesi” çerçevesinde, alan araştırması maksadıyla gittikleri Güney Sibirya’nın Türklüğüyle ilgili gözlem ve tespitlerini bizlerle paylaştılar.
Kürşat Yıldırım, Altınorda Hanlığı ve Kazan Hanlığı’nın son bulmasıyla artık bölgenin büyük gücü hâline gelen Rusların, artan nüfuslarına yeni yerleşim yerleri ve iktisadi kaynak sağlamak için Uralların doğusuna geçip, Sakalar / İskitlerden beri Türk vatanı olan Sibirya Bölgesine, fazla bir direnç görmeden hâkim olduklarını söyledi.
Novosibirsk, Baraba, Omsk, Barnaul, Dağlık Altay, Novokuznetsk, Abakan, Kızıl, Krasnoyarsk, İrkutst, Ulan-Ude gezi yolu boyunca araştırma yaptıkları federal bölgeler ve Tuva, Hakasya, Altay gibi özerk cumhuriyetlerin coğrafyası, tarihi, kültürü, etnografyası, nüfus yapılanması geçim kaynakları ve benzeri birçok hususlarında elde ettikleri verileri, yansı destekli görsellerle açıklayıp yorumlayan Kürşat ve Elvin Yıldırım, Sibirya Türklüğü gerçeğini yakından görmemizi sağladılar.
Tatar, Şor, Hakas, Tuvalı, Altaylı gibi hangi adla anılırsa anılsın; Sibirya Bölgesi Türklerinin, Rusların egemenliğindeki yüzyıllar boyunca gittikçe azınlık konumuna düştüklerini belirten Kürşat ve Elvin Yıldırım, bunun sonuçlarına, değişen yer adları, çağdaş anıtlarda, müzelerde yer almama veya arka planda kalma gibi her alanda tanık olduklarını ifade ettiler.
Sonuç olarak; Sibirya Bölgesi’nin, binlerce yıllık kaya resimlerinden başlayarak günümüze kadar gelen tarihî, coğrafî, kültürel tanıkları, zengin doğal kaynakları ve bölgede yaşamaya devam edegelen azımsanmayacak sayıdaki Türk soylu nüfusuyla, Rusya Türklüğünün vazgeçilemez yurdu olduğunu belirten Kürşat Yıldırım, Türk Dünyası’na yön verenlerin bu hususu göz ardı etmemeleri gerektiğini vurgulayarak konuşmasını tamamladı.
Kategori: Süleymaniye Kürsümüz