GÖÇÜN 60. YILINDA ALMANYA TÜRKLERİ
Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü 2023-2024 dönemi etkinliklerimize, 3 Şubat 2024 Cumartesi günü 14.00’te, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonunda, Dr. Latif Çelik’in konuşmacı olduğu, “Göçün 60. Yılında Almanya Türkleri” başlıklı konferansımızla devam ettik.
Dr. Latif Çelik 1980 yılından beri Almanya’da yaşıyor ve yayımladığı makaleler, verdiği konferanslar ve kurduğu IKG-Kültür, Tarih ve İntegrasyon Arastırmaları Enstitüsü ve yönetiminde olduğu Almanya´da yerlesik Alp Media Yayın Grubu‘na bağlı Birlik, Neue Ekonomi ve Intagrasyon adlı gazete ve dergilerin aracılığıyla Almanya Türklerinin 60 yıllık göç sürecine ışık tutmaya devam ediyor.
Dr. Latif Çelik, 1980’de başlayan araştırmalarının ve anlarının ışığında gördükleri ve bulduğu ilk sonuçları özetleyerek konuşmasına başladı. Çelik, Türkiye’nin Menderes yönetimi döneminin son yıllarında içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıların yönlendirmesiyle başlayan göçün, bir anlaşma temelinde olsa da uygulanma şeklinde Almanların kendi sistemlerini sağlam bir şekilde işletirken Türkiye tarafında bir sistemsizlik ve öngörüsüzlüğün sonuçlarıyla yüzleştiğini belirtti. Çelik, bedeni Alman doktorlar tarafından dişlerine kadar incelenen Türk işçilerinin, eğitim, dil ve sosyal alanda Almanya’ya uyum sağlamakta çok geri planda olduğunu, bırakın eğitimi, dili birçoğunun kendi evinden gelen mektupları okuyacak okur yazarlığa da sahip olmadığını belirterek, öğretmen ve din adamları desteğinden yoksun olan ilk kuşağın, belki on yıl Almanya’da güler misin ağlar mısın durumlarıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Çelik, buna rağmen ekonomik ihtiyaçların Almanya’ya göç ettirdiği Türk işçilerinin daha ilk günlerden başlayarak ülkelerine döviz göndermeye başlayarak kendi ev geçimlerinden başlayıp Türkiye ekonomisine ciddi anlamda katkı sağladıklarını belirtti.
Almanya’nın özellikle ilk dönemlerde kayıtlarını dahi tutmasa bile Türk işçilerine çok şey borçlu olduklarını belirten Latif Çelik, mühendisliği yerinde dursa bile İkinci Dünya Savaşı’nda yerle bir edilen Almanya’nın ciddi anlamda ihtiyaç duyduğu insan gücünü başta Türkiye olmak üzere Yunanistan, İtalya ve diğer ülkelerden gelen işçilerin karşıladığını söyledi. Zamanla teknolojisini ayağa kaldıran Almanya’nın, el işçiliğini makine işçiliğine çevirmesindeki gelişme ve yetmişli yılların ekonomik krizlerinin etkisiyle Kohl döneminde Türk işçilerini geriye göndermek şeklinde süreçleri başlattığını belirten Çelik, sayıları 300 binleri bulan geri dönüşleri rağmen bugün Almanya’da 3 milyon civarında Türkün yaşamaya devam ettiğini söyledi.
Beden sağlamlığı dışında donanımsız ve niteliksiz göçün yanı sıra Türkiye’den mesleki eğitim almış bir kesimin de Almanya’ya gittiğini; daha sonra eş ve çocukların götürülmesiyle Almanya’da eğitim göre ikinci ve üçüncü kuşak Türklerin gerek özel girişimci olarak gerekse resmi ve siyasi konumda Almanya’da azımsanmayacak bir güce ulaştıklarını belirten Çelik, bunların Türkiye eksenli sivil toplum yapılanmalarıyla Türkiye ve Almanya arasında gittikçe gelişen, ayrıntılı bir hale gelen ekonomik, kültürel ve dostluk ilişkilerinin bir aracısı bir köprüsü olduklarını söyledi.
Latif Çelik, Almanya’ya işçi göçünün Türkiye Cumhuriyeti döneminde başlamadığını, Osmanlı Türkiyesi’nin son yıllarında Almanya’da 8 bin Türk işçisi bulunduğunu, bunların teknik geri kalmışlığımızı düzeltmek amacıyla yollayan Türkiye’nin, nedense bir Türlü çağdaş güçlü teknolojilere sahip olamadığını da sorgulamaktan geri durmamasını söyledi.
Konferansının ilerleyen sürecinde Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkileri yine yaptığı araştırmalar ve alan tespitlerinideki bulgulardan örneklerle ve altmış yıllık süreçteki siyasi, kültüre ve ekenomik gelişmelerin verileriyle karşılaştırıp değerlendiren Latif Çelik, Osmanlı’dan bu yana birçok alanda Türkiye’yle müttefik olmuş Almanya’yı bir İngiltere, bir Fransa gibi değerlendirmemiz gerektiğini, dünya dengelerinde Almanya’nın Türkiye’yle ilgili olumsuz kararlarıyla karşılaşsak da, artık orada çok güçlü bir Türk diasporası olduğunu her iki tarafında akılcı bir bakış açısıyla gözden ırak tutmamasını ve atılacak yeni adımların bu gerçek doğrultusunda olması gerektiğini vurgulayarak konuşmasını tamamladı.
Kategori: Genel, Süleymaniye Kürsümüz