Türkiye’de Öğretmen Eğitimi ve Eğitim Felsefemiz

06 Ocak 2019

Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsümüzde 5 Ocak 2019 Cumartesi günü saat 14:00’te gerçekleştirdiğimiz yeni yılın ilk konferansında,  Prof. Dr. Yümni SezenEğitim Felsefemiz”; Ömer Balıbey de “Türkiyede’ki Öğretmen Eğitimi ve Yansımaları” konusunda yaptıkları konuşmalarla bizleri aydınlattılar.

İlk olarak söz alan Prof. Dr. Yümni Sezen, rahmetle andığı Türk Dünyası’nın fedakâr ve ileri görüşlü eğitimcisi Turan Yazgan Hocamızla dostluğunu ve fikirdaşlığını dile getirdikten sonra kendisinin de üniversite hocalığı bir yana, bunun öncesinde, ağırlıklı olarak öğretmen okulları idareciliği olmak üzere uzun yıllar  Atatürk’ün deyimiyle “İrfan Ordusu”nun bir neferi olarak çalıştığını vurguladı.

Atatürk’ün Cumhuriyeti, Milli Mücadeleyi Kazanan Ordu, İrfan Ordusu ve Sağlık Ordusuyla kurduğunu, bizzat kendisinin ilk öğrencilik yıllarındaki çarpıcı hatıralarıyla ortaya koyan Yümni Sezen,  bu orduların daha Atatürk hayattayken hasta milleti sağlığına kavuşturarak, cahil bırakılmış milleti okur yazar kılıp eğiterek başarıya ulaştığını, bugün bunların Mimarı’na dil uzatanlara ne demek gerektiğini bilemediğini söyledi.

Eğitim konusunda Kur’an, peygamberler, Aristo, Hilmi Ziya Ülken gibi evrensel ve milli dayanaklara bağlı olarak ilmi ve felsefi bazı görüşlerde bulunan Yümni Sezen, öncelikle insan olarak yetiştirilen ferdin eğitiminde, yaratılışından gelen aidiyet gerçeğini görmezden gelerek, ona aileden başlayıp halka halka genişleyen milli kültürü vermeyip sadece dünya insanı yetiştirmeyi amaç edinen bir eğitim anlayışının akılcı ve gerçekçi olamayacağını, bu bağlamda Müslümanlık eğitimi diye Arap kültürü öğretmenin sonucunda bir Arap yetiştirileceğini ve eğitimdeki hedefin kaybedileceğini söyledi.

Eğitim ve öğretimin ilk hedefinin, insanın kendisini tanıması, ikincisinin aidiyet halkalarının göz önüne alınması, üçüncüsünün ise kişinin kendine ve çevresine faydalı ve verimli bir hale getirilmesi, yani üretmesinin sağlanması olduğunu belirten Sezen, insan kültür sanat, meta ne olursa üretecektir; öğrendiğinin üzerine eklemeler yapacaktır, ilerlemeyi sağlayacaktır, dedi.

 “Neyi öğreteceğiz? Niçin öğreteceğiz? Nasıl öğreteceğiz?” sorularının açılımının “içerik”, “hedef”, ve “metot” olduğunu; metotta esas olanın da aklın, zekânın ve şartların göz önünde bulundurulması, bütün bunların işler hale getirilmesi, en uygun kıvamın bulunması olduğunu belirten Sezen, bütün bunları bilinçli bir şekilde işletirken bizden başkalarının da olduğunu unutmayıp çağın gereklerini yerine getirmek mecburiyetinde olduğumuzu vurgulayarak konuşmasını bitirdi.

İkinci sırada söz alan uzun yıllar İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, ardından da yine uzun yıllar Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü yapmış ve öğretmen yetiştirmenin ruhunu sistemini çok iyi bilen eğitim bürokratımız Ömer Balıbey, Yeni Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk’la geçen yıl TED’in bir toplantısındaki beraberliklerine dikkat çekerek konuşmasına giriş yaptı. Bu toplantıda, o zaman Bakan olmayan Ziya Selçuk’un; “felsefi ve kavramsal bir çerçevemizin yokluğu ve dolayısıyla yol haritamızın yokluğu”, “ Türk Eğitim Sisteminin, sistem olabilmesi için gereken koşulları taşımaması sıkıntısı, sistemde kopuklukların olması”, “ uygulama politikalarında sorunlar yaşanması” olmak üzere üç temel sorunla baş başa olduğumuz tespitlerini dile getiren Balıbey, Sayın Ziya Selçuk’un bu tespitlerini, Bakanlığının 2023 Vizyonuna koyduğunu söyledi.

Daha sonraki konuşmasını bu sorunların geçmişten geleceğe çözümü çerçevesinde ilerleten Ömer Balıbey, son onlu yıllardaki her Bakan değişikliğiyle beraber eğitim kurumlarımızın, özellikle ilk-orta-lise düzeyinde yapısal ve öğrenci yerleştirmede yaşadığı karmaşayı 5+3+3; 8+3; 4+4+4 , LGS, TEOG ve benzerleri üzerinden ana çizgileriyle ortaya koydu.

Osmanlı Türkiyesi’nin son yüzyılından başlayarak Türkiye Cumhuriyeti’nin bugününe kadar öğretmen yetiştirmedeki öncü uzman isimleri ve açtıkları/ açılmasını sağladıkları Dârülmualliminlerden başlayıp Köy Estitüleri, Öğretmen Okulları ve Eğitim Fakültelerine kadar özellikleri ve sonuçlarıyla ele alan Ömer Balıbey, zamana ve ihtiyaçlara göre akılcı bir şekilde yapılanıp gerçekleştirilen kurumlarda yetişen öğretmenlerin zamanlarında büyük başarılara imza attıklarını, tam tersi Türkiye’nin geleceğini karartmak isteyen iç ve dış dinamiklerin uzun ve kısa vadeli amaçlarına göre yapılanan kurumların da, öğretmeni ve eğitimi büyük problemlerle karşı karşıya bıraktığını söyledi.

Türkiye’de, özellikle de İstanbul’da köklü gelenekleriyle isim yapmış ve öğrencilerin hayallerine cevap veren liseler, Anadolu Liseleri, İmam Hatip Liseleri ve benzeri örnekler üzerinde nitelik, kurulum ve amaç itibarıyla yapılan değişikliklerin de, eğitimde kalitesizlik ve belirsizlik oluşturduğunu belirten Balıbey, buna bir de bu okullarda amaca uygun öğretmen istihdamındaki nicelik ve niteliği belirleyememe kargaşası eklendiğinde, durumun daha da sıkıntılı bir şekle girdiğini söyledi.

Öğretmen yetiştiren Eğitim Fakülteleri veya amacına uygun istihdam olamadığı için pedagojik formasyonla öğretmenliğe yönlendiren Fen-Edebiyat Fakültelerinin mezun sayısının yıllık öğretmen alımının kat kat üstünde olduğunu rakamlarla gözler önüne seren Balıbey, bunun mutlaka YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında akılcı bir şekilde çözüme kavuşturulması gereğine dikkat çekti.

Bütün bunlara rağmen geleceğe ümitle baktıklarını, şu anki Milli Eğitim Bakanımızın bütün bunların farkında olduğunu ve çözümleri konusunda birikimi ve uzman danışman desteği olduğunu belirten Ömer Balıbey, Bakanımızın, önüne sahayla ilgisi olmayanların engeli çıkmadığı sürece bu sorunların üstesinden gelineceğine inancını belirterek sözlerin tamamladı.

Etiket:

Kategori: Genel, Süleymaniye Kürsümüz

Comments are closed.