Türk-Rus İlişkileri Bağlamında Türk Dünyası
Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsümüzde, 09 Mart 2019 Cumartesi günü saat 14:00’te, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Topsakal, “Türk-Rus İlişkileri Bağlamında Türk Dünyası” başlıklı konferans verdi.
Türklük davası, bütün Türklerin davasıdır
Prof. Dr. İlyas Topsakal, sözlerine “Türklük davası sadece Türkiye Türklerinin davası değildir, bütün Türklerin davasıdır, buna başka yardımcılar aramanın manası yoktur. Türkler ister Türkistan’da, ister Kafkasya’da, ister Avrupa’da ister Amerika’da olsun kendi davalarına kendileri sahip çıkıp kendileri çözecektir.” diyerek başladı. Bütün Türlerin milliyetçi olması gerektiğini belirten Topsakal, bunun doğal olduğunu, buna hiçbir devletin, hiçbir bloğun kızmaya, gocunmayı hakkı olmadığını; bunun bir Alman’da, İngiliz’de Rus’ta olduğu gibi gayet doğal bir hak olduğunu söyledi.
“Asya, Avrupa’da çok geniş bir alana yayılmış; Orta Avrupa, Balkanlar, Kafkaslar, İran Afganistan, Çin, Japonya, Amerika’yla sınır konumda olan Rusya, burada ne istiyor, nasıl bir düzen kurmak istiyor, Türkiye’yle birlikte ortak bir bölgede ortak bir gelecekleri olabilir mi? Rakamsal olarak dünyanın stratejik gücünün yarısından fazlası elinde olan, kontrol edebilen Atlantik Ötesi Gücün isteği ne? Biz Türk milliyetçileri olarak bütün bunlar arasında nasıl bir duruş ve yaklaşım içinde olacağız?” sorularıyla konferansına açılım getiren Topsakal, ilerleyen süreçte bunlarla ilgili görüş ve düşüncelerini ortaya koydu.
Bugünkü hareket tarzımızı belirlerken, Rus coğrafyasını ve tarihini iyi bilmek gerektiğini belirten, Topsakal, idil-Ural eksenli Doğu Avrupa ve Sibirya boyunca bir coğrafyayı elinde tutan Rusya’nın, bu coğrafyanın her yerinde, uzak ve yakın zamanda bu toprakların asıl sahibi Türkler ve Türklere yakın topluluklarla bir arada yaşadığını ve 1552’de Kazan’ın işgalinden başlayarak Türklerin hafızasında pek de iyi olmayan hatıralar bıraktığını söyledi. Topsakal, Rusların bu gerçeğin farkında olarak geleceğe yönelik strateji belirlediklerini/ belirlemek zorunda olduklarının altını çizdi.
Sovyetleri Birliği dönemine başlarken Komünizmin/Lenin’in “Halklara Özgürlük” vadini kendileri açısından bir kimliğini bütün içinde koruyup yaşama ümidiyle Kafkas, İdil-Ural, Türkistan Türklerinin Rejime destek olduklarını belirten Topsakal, Lenin’in ölümünden sonra başa geçen Stalin döneminde adı geçen bölgelerde büyük acılar yaşadıklarını, bu acıların yaralarının hâlâ açık olduğunu söyledi.
İlyas Topsakal, Çarlık ve Sovyet dönemlerinde Rus baskısından kaçıp kardeş Türkiye’ye sığının Türkistan, Kafkasya, İdil-Ural Türklerinin öne çıkan kişileri ve oluşturduğu sivil toplum kuruluşlarıyla canlı tuttuğu bir hafızanın sahibi olan Türkiye Türklerinin, yakın zamanda ortaya çıkan altı Türk devletini ilerde ortaya çıkabilecekleri farklı bir devlet olarak göremeyeceklerini; geleceklerinin bir olmaktan geçtiğini göz ardı edemeyeceklerin söyledi.
Rusya, Türkiye sıcak gündeminde yüzeysel olarak Suriye penceresinden görülse de, yakın Rus stratejik belgelerinin önceliği hep Orta Avrupa’ya verdiğini belirten Topsakal, Rusya’nın, Soğuk Savaş Dönemi’nde NATO ve arkasındaki ABD’ye karşı en güçlü cephesi olan Orta Avrupa’da bugün ucu Ukrayna’ya girmiş bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunun farkında olduğunu ve eski dengelerini tekrar sağlayabilmek için büyük gayret sarf ettiğini söyledi. Topsakal, bu dengelerin oluşmasında Orta- Avrupa’dan Hindistan ve Çin’e kadar Hiristiyan-Ortodoksluğun ve İslam’ın yön verici gücünü iyi tahlil eden Rusya’nın, bunları kendi lehine çevirmek için derin devlet tecrübesini, istihbaratını ve kültürel dinamiklerini çok iyi kullandığını/ kullanmanın çabasında olduğunu söyledi.
İlyas Topsakal, Türk- Rus ilişkilerine sadece S-440 veya kurulacak nükleer santraller açısından bakıp, tarihsel süreci ve Rusya’daki Türkleri görmeden üretilecek stratejilerin Türk milleti açısından kalıcı çözümler üretmeyeceğinin de altın çizdi. Bu bağlamda “Türkiye devleti ne istiyor?” sorusuna gidişata bakarak tarihçi olarak cevap vermekte zorlandığını, fakat Türk milleti ne istediğini bildiğini söyledi. Türkiye odaklı olarak Türk milletinin yakın tarihinde Türkistan’dan balkanlara üzerinde oynanan oyunları ve bunların sonuçlarını belleğinde tuttuğunu belirten Topsakal, bundan hareketle Rusya, İngiltere, Fransa gibi devletlerin nasıl hedefleri varsa, Türkiye’nin de sınırları dışında, Misak-ı Milli, Kırım, Karabağ, Türkistan gibi hedefleri ve iddiaları olmalıdır dedi.
Türklerin karşısındaki cephenin, son yüzyıllarda boş durmayıp, başımıza Türkiye’nin/Türklerin varlığını tehdit eden bir Ayrılıkçı Kürt Hareketi sardıklarını söyleyen Topsakal, Türkiye’nin bu büyük tehlikeyi çok iyi okuyup bugünden geleceğe kendisine stratejik ortaklar belirlerken hesabının en başına koyması gerektiğini söyledi.
Türkistan’daki Türk devletlerinin geleceğini de Çin, Hindistan gibi büyük nüfuslar ve ekonomiler açısından değerlendiren Topsakal, karşılaştırıldığında az nüfus artışına sahip olan bu tür ülkelerinin, içine ekonomik işbirliği yoluyla girecek bir Çinli nüfusun, nüfus dengelerini gelecek on yıllarda kendi lehine çevirerek savaşsız silahsız ülkelerimize sahip olacaklarını görmezden gelmememizi söyledi.
Belli bir planın parçası olarak içimize sokulan Suriye’den gelen göçün de Türkiye açısından çok önemli olduğunu belirten Topsakal, geriye gönderemediğiniz ve akıllı nüfus politikalarıyla eritemediğiniz takdirde gelecek yıllarda varlığımızı tehdit edici çok ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacağımızı söyledi.
Türkiye’nin üzerinde oynanan oyunları bozabilmek için bir taraftan birçok devletin yaptığı gibi silah envanterini çok çeşitli hâle getirmesini, Rusya’nın S-400’ler ABD’nin Patriotları gibi çok envanterli silahlara sahip olmasının gerektiğini söyleyen Topsakal, diğer taraftan da Orta doğu, Rusya ve Türkistan’da başımıza Batı kurgulu olarak bela açan radikal İslam’ın etkilerinden kurtulup akılcı ve hoşgörülü Maturidi-Yesevi İslam’ını öne çıkarması gerektiğini söyledi.
Türkiye, dünya dengelerinde kendine taraf belirlerken, kendi tezlerini ve stratejilerini oluşturmalıdır, NATO’dan sonra bulaşan söyleneni yapmaktan vazgeçmeli, bu bağlamda Ruslarla , işbirliği yapmalı, fakat yukarda söylenenlerin ışığında bilinçli bir şekilde, kırılganlıkları hesaba katarak yapmalıdır diyen Topsakal, arkamızda, yanımızda, ayrı adlarla anılsa da, hareketlerinde politik, sosyolojik, kültürel hatalar yapsa da gün geçtikçe birbirini daha iyi tanıyan ve birliğinin dirliğinin farkına varan bir Türk Dünyası olduğunu unutmamalıyız vurgusuyla konuşmasın tamamladı.
Kategori: Genel, Süleymaniye Kürsümüz