SÖMÜRGECİLİK TARİHİNİN GÜNÜMÜZE YANSIMALARI
Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü 2023-2024 dönemi etkinliklerimize, 27 Nisan 2024 Cumartesi günü 14.00’te, İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonunda, Dr. Kenan Aksu‘nun verdiği, “Sömürgecilik Tarihinin Günümüze Yansımaları” başlıklı konferansımızla devam ettik.
Nitelikli bir katılımla gerçekleşen konferansın açılış konuşmasını, Dr. Kenan Aksu’nun da hocası olan vakfımız hocalarından Yeditepe Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Taşağıl Yaptı. Taşağıl, konuşmasında, Türklüğün sınırının herhangi bir coğrafyayla sınırlanamayacağını, nerede bir Türk yaşıyorsa orası Türk yurdudur diyerek her yerde her coğrafyada etkin olarak yer almamız gereğine vurgu yaptı.
Dr. Kenan Aksu, gerçekten de çok iyi bir araştırmayla tarihi gerçekler üzerine kurguladığı vez etkili görsellerle desteklediği konuşmasında özet olarak şunları söyledi:
Sömürgecilik, bir ulusun başka bir bölgeyi, devleti ya da milleti politik, ekonomik ve sosyal olarak ele geçirmesi ve kaynaklarından yararlanma girişimidir.
Avrupa’nın sömürgecilik tarihi, coğrafi keşiflerle başlamış ve köle ticaretiyle insanlık tarihinde kara bir leke olarak yer edinmiştir. Ele geçirilen bölgelerdeki yerli halkın hastalık ve katliamlarla büyük ölçüde yok edilmesinin ardından iş gücünü karşılamak için başlayan köle ticareti ve bundan dolayı elde edilen büyük zenginlikler, endüstri devrimini tetikleyerek hammaddeye olan açlığı artırmış ve böylece sömürgeciliğin ikinci aşamasını başlatmıştır.
Avrupa’nın önde gelen devletleri, özellikle Portekiz, İspanya, İngiltere ve Fransa, önce özel şirketler aracılığıyla sonra doğrudan koloniler kurarak, Shashi Tharoor’un da söylediği gibi “sömürge ülkelerdeki bütün değerli kaynakları Batı’ya taşıyan süreci başlatmışlardır.”
1884-85 Berlin Konferansı ile, yeni bir ivme kazanan sömürgecilik, Afrika’nın batılı devletlerce parçalanmasına, beşeri ve doğal kaynaklarının bütünüyle sömürülmesine tabiri caizse “kapışılmasına” yol açmıştır. Sömürge paylaşımında yaşanan bu rekabet Birinci Dünya Savaşının da asıl sebebi olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında bağımsızlığına kavuşan eski sömürge devletleri, maalesef tam anlamıyla ekonomik, sosyal ve siyasi özgürlüklerine kavuşamamışlardır. Özellikle batı Afrika’daki eski Fransız sömürgelerinde, Fransa’nın halen daha bu ülkelerin paralarını basma yetkisine sahip olmasıyla bu durumu gözler önüne sermektedir.
Son 20 yılda dünya yeniden şekillenirken, Çin ve Rusya gibi ülkelerin Afrika’ya olan ilgisi artmış, bu durum eski emperyal güçlerin oralardaki konumunu zayıflatmıştır. Bunun karşılığında eski emperyal güçler ise rekabeti Rusya ve Çin’in kapısına getirme girişiminde bulunmaktadırlar.
Türkiye ise, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra uzak kaldığı Afrika’ya yumuşak güç olarak dönüş yapmış ve birçok Afrika ülkesiyle ticari iş birliği anlaşmaları imzalamıştır. Türkiye’nin Afrika ile olan ticaret hacmi yıllık 50 milyar dolara kadar yükselmiştir.
Yeni dünya düzeni ile birçok alanda değişikliğin ve gelişmenin gözlemlendiği eski sömürge devletlerinde, geçmişte yaşanan ağır mezalimlerin artçı etkileri halen daha ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan devam etmektedir.
Kategori: Genel, Süleymaniye Kürsümüz