Romantik Turancılıktan Akılcı Turancılığa
Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsümüzde 3 Mayıs 2014 Cumartesi günü Dr. Muhsin Kadıoğlu “Romantik Turancılıktan Akılcı Turancılığa” başlıklı bir konuşma yaptı.
Konuşmasına Turancılığın kısa bir tarihçesini vererek başlayan Muhsin Kadıoğlu, Turanı “ırkî”, “siyasi” ve “coğrafi” olarak ele alan üç temel görüş bulunduğunu, Türk Turancıları arasında daha çok ırkî ve siyasi Turan düşüncesinin hakim olduğunu belirtti. Buna karşılık Macar Turancılarının “coğrafi” manada Turan düşüncesine sahip olduklarını dile getirdi.
Macaristan’da 1905 yılında kurulan Turan Derneği’nin kuruluş tüzüğünde yer alan bilgilere dayalı olarak Macarların Turancılığı “Osmanlı ve Türkistan coğrafyasındaki yer altı ve yer üstü kaynaklarını elde etmek için “araç” olarak gördüklerini ortaya koyan Kadıoğlu, Teleki Pal’ın 1913 yılında “Macar sanayici ve tacirleri, yalnızca Balkanları değil, Anadolu ve ötesinin yani Doğu’nun ekonomik fethine çıkmalıdır” şeklinde yazdığını, Pekar ve Baron Nyary gibi Macar Turancılarının da aynı görüşlere sahip olduğunu belirtti.
Kadıoğlu, Rusya sınırları içindeki Türk Turancılarının, bağımsız devlet kurmaları durumunda devletin yetişmiş elemanı olmadığı için Macaristan’dan yetişmiş insan gücü getirmeyi planladığını, bağımsızlık yanlısı aydınların da buna destek verdiğini belirterek, Türk Turancılarının açıkça belirtmeseler de “Emperyalist İngiltere, Fransa ve Almaya gibi ülkelere iktisadi kaynaklarını açmak yerine ‘emperyalist emelleri olmayan Macaristan’ ile kullanmayı yeğlediklerini, Macarların da kendilerini “Turan’ın önder ülkesi” olarak vurguladıklarını hatırlattı.
2000 yılından sonra Macaristan’da Turancı eğilimlerin yeniden güç kazandığına vurgu yapan Kadıoğlu, Türkiye ve Macaristan’ı kişi başına düşen millî gelir, sağlık, eğitim harcamaları, ithalat ve ihracat gibi bazı alanlarda kıyasladıktan sonra günümüzdeki değerlendirmelere göre Turan’ın önder ülkesinin Türkiye olabileceğini ortaya koydu.
Türkiye’ye sığınmış Macarların önder şahsiyetlerinin müzeleri olduğunu belirten Kadıoğlu, Macaristan’da bazı Türk eserlerine karşı mükemmel derecede saygı gösterilirken; bazı heykellerin ayakları altında Osmanlı tuğunun bulunmasının, bazı camilerin aslına uygun veya müze olarak kullanılması yerine kilise olarak kullanılmasının Turancılığa gönül vermiş insanlarda hayal kırıklığı yarattığını dile getirdi. Macar Millî Marşı Himnusz’da Türkleri “barbar ve vahşi” olarak tanımlayan bölümlerin Turancılığın gelecekteki güncel sorunları olarak gördüğünü, her Turancının bu sorularla karşılaşacağını belirtti.
Turan Yazgan’ın Türklerin ırkçılık geni taşımayan tek millet olduğunu ısrarla vurguladığını hatırlatan Kadıoğlu, Turancı olmak için ırkçı olmak gerekmediğini hatırlatarak; Turancılığın Türk milletine, Türk devletlerine, Turan devletlerine hatta insanlığa refah ve huzur getirecek “köklü bir medeniyet projesi” olduğuna vurgu yaptı.
Turancılık düşüncesine “Türkler ve Türk ülkeleri bu projeden ne kazanabilir?” sorusuyla da yaklaşan Kadıoğlu, Macaristan önderliğindeki Vişegrad Grubu sayesinde Türkiye’nin Avrupa Birliği içinde yeni ve güvenilir dostlar edinebileceğini, Türk sanayicisi ve iş adamlarının Macaristan’ın Avrupa üssü gibi kullanabileceklerini belirtti. Buna karşılık, Macaristan ve diğer Turan ülkelerinin, Türkiye üzerinden Türk ülkelerine ve İslam ülkelerine açılabileceğini; ülkeler arasında ticaret arttıkça halkların refahının artacağını belirtti.
Macar gençlerinin Türk halk müziği çalışmalarından örnekler dinleten Kadıoğlu, konuşmasını “Turancı Kimdir?” başlığı altında topladığı özellikleri paylaşarak bitirdi.
Kategori: Süleymaniye Kürsümüz