Hocalı Soykırımı ve Ermeni Sorunu
Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü Konuşmalarımızı, 23 Şubat 2019 Cumartesi günü saat 14:00’te, Prof. Dr. Aygün Attar’ın verdiği “Hocalı Soykırımı ve Ermeni Sorunu” başlıklı konferansımızla sürdürdük.
Giresun Üniversitesi’nde rektörlük de yapmış halihazırda Yakınçağ Anabilim Dalı Başkanlığını yürüten Prof. Dr. Aygün Attar, sözlerine öğrencilik yıllarında faaliyetlerine dahil olduğu ve mensubu bulunduğu vakfımıza, Kurucu Başkanımız Prof. Dr. Turan Yazgan ve konferansına teşrif eden hocası Prof. Dr. Mehmet Saray’a minnet ve şükranların sunarak başladı. Türk Dünyası’nın bütün kanayan yaralarını adet yerini bulsun diye değil, özünden hissederek gündeme getiren Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın hizmetlerin takdirle karşıladıklarını belirten Attar, konuşmasını bir tarihçi bakış açısıyla ve tüm Türk Dünyası ekseninde yapacağını söyledi.
Kendisinin de Karabağ’dan zalimce çıkarılan, babası dahil geçmişlerinin mezarı Karabağ’da olan, buna rağmen onların mezarlarını bile ziyaretten mahrum olan bir mağdur olduğunun altını çizen Attar, Konferansa “Hocalı Soykırımı” adı verilmesinin çok doğru olduğunu ve memnuniyetle karşıladığını dile getirdi. “Soykırım” kavramının, Ermenilerin savunmasız bir etnik kimliği/ Azerbaycan Tüklerinden bir kısmını vahşice yok etmesinin şüphesiz bir ifadesi olmasına rağmen, Türkiye’nin bu kavramı kullanmamasına bir anlam veremediğini belirten Attar, Türkiye’deki kardeşlerine, bu gerçeği görüp açıkça ifade etmeleri çağrısında bulundu.
Konuşmasına, daha önce belirttiği gibi son yüzyılda Türk coğrafyasında oynanan oyunlar ve bunların sonucunca ortaya çıkan acı olaylara analitik bir şekilde açıklamalar getirerek geniş bir özetle devam eden Attar, 100 yıl önce Balkan Türklerine yapılan soykırımın aktörleri ve proje sahipleriyle, dün Karabağ’da yapılan soykırımın aktörlerinin farklı olmadığını söyledi. Attar, bizim unutkanlığımız, goygoycu olmamamız veya şunları bunları gücendirmeyelim diye dile getirmediğimiz Balkanlardan başlayıp Anadolu coğrafyasından, Suriye’den Irak’tan Kafkaslardan, Azerbaycan’dan Türkistan’a, Doğu Türkistan’a kadar 150 yıldır devam eden zulüm ve yer yer soykırım olan Türk milletini yok etme projelerinin arkasında hep aynı güçleri ve işbirlikçilerini görüyoruz dedi.
Osmanlı Türkiyesi’nde devleti yıkmak için dış odaklarla işbirliği içinde Van, Sivas Maraş gibi daha birçok bölgede terör ve katliamlar gerçekleştiren Taşnak, Hınçak, Ramgavar gibi örgütlerin 24 Nisan 1915’te yasaklanıp önde gelen elebaşlarının tutuklanması ve arkasından 27 Mayıs 1915’te çıkarılan Tehcir ve İskan Kanunu’yla Ermenilerin bazı bölgelerden göçürülmesi hadisesinin, devlet açısından bir mecburiyet olduğu söyleyen Attar, 1960’lardan başlayarak Türk milletinin başına bela edilen sözde Ermeni Soykırımına, 24 Nisan’ın yıldönümü seçilmesi üzerinde düşünmenin, bu oyunu çözmenin şifresi olduğunu ifade etti. Attar, Balkanlarda, Kafkaslarda, Kırım’da, Türkistan’da yaptıkları soykırımların üzerini örtmek isteyenlerin, Ermeni aktörleri dünden bugüne dünyanın her yerinde kullanmaya devam ettiklerini söyledi.
Derin tarihi ve zengin kültürüyle bugünkü Türkiye ve etrafındaki coğrafyada kalıcı bir medeniyet oluşturan Türk milletinin ve devletinin egemen olduğu etnik kimliklerle tarihten gelen bazı sorunlarının varlığının doğal olduğunu; yanlışın bunları görmezden gelen sözde sıfır sorunsuzluk aldatmacası olduğunu belirten Aygün Attar, önemli olan, tarihin iyi okuyup sorunun kaynağını doğru tespittir dedi. Attar, İstanbul’u aldıktan sonra Ermenilerin ve Rumların dini kimliklerini kurumsallaştıran ve onların vakıflarına yüzyıllarca maddi destek aktaran, İspanya ve Avrupa’da yok edilmekle karşı karşıya kalan Yahudileri ülkesine getirip onlara yurt sağlayan Türklerin başına bela edilen sorunlardaki payının doğru belirlenmesi gerekir, dedi.
Karabağ Meselesinin Sadece Azerbaycan’ın değil, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye, Türkmenistan, K.K.T. C başta olmak üzere tüm Türk Dünyası’nın meselesi olduğunu belirten Attar, bunun neden böyle olduğunu, Osmanlı Türkiyesindeki Zeytun İsyanlarından başlayıp yüzyıl sonra Karabağ’da faciaya sebep olan Ermeni Sorunu süreci bağlamındaki tarihi gelişmelere ışık tutacak şekilde, Enver Paşa Nuri Paşa, Halil Paşa, Atatürk, Neriman Nerimanov, Ahmet Ağaoğlu, Türkiye Cumhuriyeti, Sovyet Devrimi, Despot Stalin gibi daha nice tarih yaratanlar ve tarihe geçenlerin izdüşümlerinde tahlil etti.
Attar, konuşmasının son bölümünde, baştan beri nedenselliklerini irdeleyerek geniş bir bakış açısıyla ışık tuttuğu Hocalı Soykırımı’nın sıcaklığı devam eden trajik sahnelerinin de altını çizdi ve bize o büyük acıyı, ağlamadan, yürekten hissettirdi, düşündürdü.
Aygün Attar, 100 Yıl önce yüzde yetmişi Türk olan, başkenti Erivan’ın adını Revan Hanlığı’ndan alan bir Ermenistan devletinin ve onun dünyadaki diasporasının bu ve bunun gibi nice gerçekleri kapatıp bir sözde Ermeni Soykırımı çığırtkanlığı yaptığı dünyada, Türk milletinin, hakkını aramama gafletinden kurtulup, siyasetçisi, akademisyeni, aydınının öncülüğünde davalarının peşine düşüp, GDO’lu aydınlara sulandırtmadan adaleti tecelli ettirmesini isteyerek ve bu bağlamda Karabağ’da davasının sonuna kadar takipçisi olacaklarını vurgulayarak konuşmasını bitirdi.
Kürsüde söz alan Prof. Dr. Mehmet Saray, öğrencisi Prof. Dr. Aygün Attar’ın konferansını takdir eden kısa bir konuşma yapıp, Attar’a konu bağlamında yayımladığı kitaplarından hediye etti.
Vakıf Genel Başkanımız Közhan Yazgan da, Aygün Attar Hocamıza konferans anısına teşekkür belgesi ve vakfımız yayınlarını takdim etti.
Kategori: Genel, Süleymaniye Kürsümüz