Doğu Türkistan Dramı
Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsümüzde 17 Ocak 2015 Cumartesi günü Uygurnet Haber ve Araştırma Merkezi Genel Yayın Yönetmeni Hamit Göktürk, “Doğu Türkistan Dramı” başlıklı bir konferans verdi.
Konferans başlamadan önce TDAV Gençlik Kolları üyesi ve İstanbul Üniversitesi öğrencisi Nurcan Burgaz, 14 Ocak 1944’te ebediyete yürüyen Türkçü şairimiz Mehmet Emin Yurdakul’u yâd eden bir konuşma yaptı.
Vakfımız akademisyenlerinden ve Uygur Tarihi uzmanı Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu’nun açılış konuşmasından sonra kürsüye çıkan Hamit Göktürk, Doğu Türkistan’ın tarihi kimliği, konumu, Çinliler tarafından işgali ve işgalden sonra uygulanan baskı, sömürü ve asimilasyon uygulamalarını gözler önüne serdi.
Doğu Türkistan’da büyük çoğunluğu Uygurlar olmak üzere, Kazak, Kırgız, Tatar gibi birçok Türk boyunun yaşadığını belirten Hamit Göktürk, özellikle binyıllardır burada yaşayan Uygur Türklerinin, yerleşik şehir hayatları, tarım kültürleri, yazılı metinleri, resim ve heykel sanatları, mimari eserleri, yetiştirdikleri devlet, bilim ve sanat adamlarıyla Türk ve dünya uygarlığına büyük katkılar sağladığını söyledi.
Göktürk, Coğrafî konumu, yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle tarih boyunca Çinlilerin iştahını kabartmış Doğu Türkistan’ın, nihayet 19. Yüzyıl sonlarından itibaren Çinliler tarafından işgâl edilip, Çince “Şincan / Yeni Topraklar” olarak adlandırıldığını, bu adın bile, Doğu Türkistan’ın Çin’in bir parçası olmadığının delili olduğunu söyledi.
Çin’in, işgal ettiği Türk yurdu Doğu Türkistan’da bir asırdan fazla bir süredir, baskı ve yok etme uygulamalarının son yıllarda tam manasıyla bir drama dönüştüğünü belirten Göktürk, 1 Ekim 1955’te sözde Şincan-Uygur Özerk Bölgesi olarak belirlenmesine rağmen, Doğu Türkistan Türklerinin dillerini öğrenme, inançlarını yaşama, evlenme ve çocuk sahibi olma gibi en doğal insan haklarından mahrum edildiklerini; kendi toprağında işsiz bırakılıp sürgünde köle gibi karın tokluğuna çalıştırıldıklarını ve yargısız toplu katliamlara maruz kaldıklarını söyledi.
Bütün bu insan hakları ihlâlleri gerçekleşirken, dünya uluslarının, özellikle Türk Dünyası’nın, Çin ile çıkar ilişkilerinin bozulması endişesiyle bu baskı ve zulümleri görmezden geldiğini, “Çinlinin, aldatıcı tatlı sözüne, yumuşak ipeğine kandığını” belirten Göktürk, bu durumun hak, vicdan ve insanlık ölçülerine sığmayan, kabul edilemez bir adaletsizlik olduğunu ifade etti.
Mesafe olarak uzak bir konumda olan Doğu Türkistan’ın, dünden bugüne sıcak gönlünün hep Türkiye’de olduğunu; Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyelerini kendisine model edindiğini belirten Göktürk, Doğu Türkistanlıların, özgürlük davalarına en çok Türkiye’de sahip çıkıldığını çok iyi bildiklerini ve bu gönül desteğinin artarak devam etmesini beklediklerini vurgulayarak konferansını bitirdi.
Kategori: Süleymaniye Kürsümüz