Bozkır Kültürünün Ortaya Çıkışı ve İlk Atlılar
Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsümüzde 14 Nisan 2018 Cumartesi günü 14.00’te, Dr. Elvin Yıldırım‘ın “Bozkır Kültürünün Ortaya Çıkışı ve İlk Atlılar” başlıklı bir konferans verdi.
Konferansına Türk Dünyası’yla ilgili yaptığı büyük hizmetlerin bir parçası olan ve bugün hâlâ devam eden Süleymaniye Kürsüsü’nü kurup kendilerini buraya toplayan Prof. Dr. Dr. Turan Yazgan hocamıza saygı ve rahmetle anarak başlayan Dr. Elvin Yıldırım, bugün anlatacaklarının dört yıllık ciddi bir çalışmanın ana çizgileriyle bir sunumu olacağını belitti.
Elvin Yıldırım, yaklaşık bir saat süren ve alandaki müzeler ve kalıntılardan tespit ettiği fotolar ve bu alanda yapılmış kataloglardan seçtiği resimlerden hazırladığı ilginç bir sunum üzerinden açıklayarak verdiği konferansında özet olarak şunları söyledi:
İnsan yaşadığı yerdeki coğrafi şartlara bağlı olarak hayatını devam ettiren bir varlıktır. Fiziksel ihtiyaçlar yaşanan coğrafyanın sundukları doğrultusunda karşılanmaktadır. Yani insan doğaya mahkûmdur. Ya onun sunduğu şartlara uyum sağlayıp hayatını devam ettirecektir ya da kaybolup gidecektir. Buna göre coğrafi şartlar; sulak alanlar, kurak bölgeler, çöl ve orman dokusunun zengin olduğu bölgelerde kendine has yaşam stillerinin ortaya çıkmasına, buna müteakip insan eliyle yoğrulmuş kültürlerin doğmasına sebep olmuştur. Hem bir renk, bir coğrafi iklim hem de geniş bir sahadaki bitki örtüsüne ad olan bozkır terimi aynı zamanda Türk’ün binlerce yıllık tarihi varlığında onun kültürü de olmuştur. Bozkır Kültürü bir anda var olmamıştır. Bu kültürün gelişim aşaması çok eski devirlere kadar uzanmaktadır. Bu bakımdan incelemeler Doğu Avrupa orman bozkır sahasındaki kültürlerin gelişimini incelemeyi gerektirmektedir.
Avrasya bozkırında Neolitik devirden itibaren belli bir keramik kültürünü meydana getiren kabileler üzerinde yapılan arkeolojik, antropolojik ve etnografya çalışmalarında birbirleri ile ilişkili olduğu düşünülen kültür dönemleri tespit edilmiştir. Bu kültür dönemlerinden biri de Urallardan Hakasya bozkırlarına kadar yayılmış, en çok da Kazakistan topraklarında anıtlar bırakmış olan Andronovo Kültürü’dür. Türkiye’de yapılan erken Türklere veya Türklerin başlangıç devirlerine ilişkin yapılan çalışmalarda söz konusu kültür dönemi dar bir alana ve zaman aralığına hapsedilmiş durumdadır. Oysaki arkeolojik kazılar ve keşiflerle birlikte var olan veriler her geçen gün güncellenmektedir. Erken Türklere atfedilen Andronovo Kültürü’nün yaşandığı dönem son yapılan çalışmalarla Türkiye’de bilinen M.Ö 1700-1200 aralığından çok daha geriye M.Ö 2300’lere kadar gitmektedir ve Demir Çağı M.Ö 1000’lere değin varlıklarını sürdürdükleri tespit edilmiştir. Ural ve Ukrayna bozkırında yapılan çalışmalarla bu kültürün sadece Yenisey ve çevresine hâkim bir kültür dönemi olmadığı ortaya çıkarılmıştır.
At, Bozkır Kültürü’nün en önemli unsurudur. Bu bakımdan atın ne zaman binek hayvanı olarak kullanılmaya başlanması önem teşkil etmektedir. Mezar envanterlerinde M.Ö IV. ve III. bin yıllarında at kemikleri elde edilmiş olsa da herhangi bir gem veya dizgin parçası bulunmadığı için atın bir binek hayvanı olarak kullanılmaya başlanması M.Ö II. bin yıllarda Srubna-Andronovo Kültürü döneminde gerçekleşmiştir. Baskın bir kültür dönemi insanları olan Andronovolular hayvancılıkta gösterdikleri ilerlemeler ve at sayesinde sürülerin kontrolünü sağlamaları ile sürülerini uzak diyarlardaki otlaklara ve su kaynaklarına götürebilmişlerdir. Böylelikle yerleşik yaşam formundan konar-göçer yaşam formuna geçmişlerdir. Bronz Çağ’da diğer kültür dönemlerine göre ilim âleminde daha çok ilgi çeken dönem Andronovo Kültürü olmuş ve Andronovo insanının kökeni hakkında tartışmalar alıp yürümüştür. Bu bakımdan bu topluluğun Aryan kökenli, İran dilliler ve son olarak Hint-Avrupalılar olarak tanımlanmaları dikkat çekicidir. Oysaki erken dönem Türk mezarlarında yapılan antropoloji çalışmaları bu mezarlardaki insan tipinin Andronovo tipinde olduğunu ortaya çıkarmıştır. Yani diğer bir değişle Türklerin bu kültür dönemi insanı ile antropolojik açıdan akrabalıkları ortaya koyulmuştur. Andronovo çağında Bozkır Kültürü şekillenmiş, erken göçerler, Türkler ve Moğollarla birlikte bozkır kültürü şekillenmiştir ve hâlâ da devam etmektedir. Bozkır Kültürü’nün ekonomik yapısı, yaşam şekli ve ataerkil aile yapısı, Andronovo Kültürü dönemindeki yaşam şekli ile uyumluluk göstermektedir. Bu döneme ait kalıntılarda tespit edilen motiflerin Türk Dünyası’nda hâlâ yerini koruması dikkat çekicidir. Bozkır Kültüründe görülen yurt tipi barınakların temelleri bu dönemde atılmıştır. Dinî ritüellerdeki uyum dikkat çekicidir. Söz konusu döneme ait tüm veriler Türklerin bozkır yaşamını gözler önüne sermektedir. Andronovo Kültürü ile başlayan silsile Yenisey Havalisinde Karasuk- Tagar ve Taştık Kültürleri ile devam etmiş, Çin kaynaklarının işaret ettiği boylardan Tinglingler ve Yenisey Kırgızları ile olan münasebetleri ortaya koyulmuştur.
Kategori: Süleymaniye Kürsümüz