Tataristan ve Çuvaşistan Gezimiz

17 Ağustos 2015

Bu yıl da vakfımız 1-8 Ağustos 2015 tarihleri arasında düzenlediği Tataristan ve Çuvaşistan seyahatini başarıyla gerçekleştirdi. Gezi topluluğumuz  önce Tataristan’ın başkenti Kazan’ın tarihi ve turistik yerlerini gezerek, ortak Türk-Tatar (Bulgar) tarih ve kültürünü rehberlerimizin anlatımlarıyla bizzat dinleyerek ve görerek izlediler. Kazan Kremlin’de Türk-İslam ve Ortodoks Hıristiyanlığın sembolleri olan yapıları yan yana gördük. Korkunç İvan (İvan IV) tarafından yıktırılan ve Sovyetlerden sonra yeniden inşa edilip 2006 yılında açılan Kul Şerif Camisi ve Duyuru Katedrali ile Efsanevi Süyümbike Minaresi ve Saat Kulesi gibi dikkati çeken çok güzel yapıları gezdik. Surlar ve yollar yenilenmiş he r taraf tertemiz, Kazanka Nehri ve Kahan Gölü gibi pırıl pırıldı.

Geçen yıl zaman bulup gidemediğimiz Kazan Tatar Milli Müzesini rehberlerimiz eşliğinde gezip prehistorik çağlardan günümüze kadar Türk-Tatar-Bulgar ve diğer uygarlıklardan kalan çok nadide eserler hakkında bilgi aldık. Daha sonra Kremlin’i Abdullah Tukay Meydanı’na bağlayan Bauman Caddesi’nde dolaştık. Yürüme yolu olan bu caddede müzisyenler ve su sporları olimpiyatına katılan sporcuların ilginç gösterilerini izledik. Araç trafiğine kapalı bu caddede hediyelik eşya mağazaları, Çariçe Katerina’nın arabasının bir modeli (aslını milli müzede gördük) ile Kazan Kedisi, kurbağa, kartal, ejderha ve pars figürlerinden oluşan heykeller bulunuyor.

04-08-2015 Salı günü Svijask / Züye Adası’na gittik. Eski Tatar Mahallesi’nden geçerek heykeltraş İldar Hanov’un Hoşgörü Mabedi adıyla anılan mabetler karışımı sembolü olan eserini gördük. Züye Adası, Karayoluyla ana karaya bağlanmış bir ırmak adası olup yarımadaya dönüştürülmüş ve oldukça ilginç turistik bir alan meydana getirilmiş.

Rehberlerimizin anlatımına göre Korkunç İvan’ın Kazan Hanlığını işgalinde Züye Kalesi önemli bir rol oynamış. Züye’de Hristiyan misyonerlik merkezi olduğu görülen birçok yapı ve burada görev yapanların evleri bulunuyor. En çok dikkati çeken 1555’te kurulmuş olan Kutsal Dormition Erkek Manastırı; Sovyet döneminde hapishane olarak kullanılmış. Diğer dikkati çeken bir yapı da Meryem Ana Müjde Katedrali ve daha irili ufaklı kutsal yapılar bulunuyor. Adada Tatar el sanatları, yöresel ürünler ve özellikle yöreye özel saf bal satan dükkânlar var. Özellikle bu adanın muhteşem panoramik görünümü, temiz havası, özgün doğası misafirlerimizin beğenisini kazandı.

Ertesi gün (5-8-2015 Çarşamba) Kazan’dan 183 km uzakta güneyde bulunan tarihi Bulgar şehrine gittik. Yol boyunca İdil Nehri’nin irili ufaklı kolları üzerinden geçtik.  Akkayın ve Çam ağaçlarından oluşan koru ve ormanlar, yüksek yeşil çayırlar içinde otlayan büyükbaş hayvanlar, mavi gökyüzü bol oksijenli hava, yol boyunca ürünlerini satan Köylüler, Kama Irmağı ve İdil’in birleştiği yerde büyük bir gölü andıran su (Tatarlar buraya deniz diyor ve kıyılarındaki kumsallarda güneşlenip, sularda yüzüyorlar) havzası görülmeye değerdi.

Tarihi Bulgar şehrine ve müzesini geçen yıl girememiştik. Yine rehberlerimiz eşliğinde müzeyi bu bölgeden çıkartılan eserlerin ve şehrin tarihini öğrendik. Burada görülmesi gereken en ilginç eser dünyanın bilinen en büyük Kuran-ı Kerim’i sergileniyor. İdil ırmağının muhteşem manzarasını izlerken temiz havayı doya doya içimize çekip çıkışa yöneldik. Burada Bulgar Türklerinin İslamiyet’i kabulünün kutlanması dolayısıyla yeniden inşa edilip 2012’de açılan Ak Mescit’i ziyaret ettik. Taç Mahal’e özenilerek yapılan Ak Mescit adı gibi beyaz mermerlerden inşa edilmiş tertemiz çok şık bir cami. Ak Mescit’in yanındaki Tataristan Ekmek Müzesi’ne bu yıl giremedik. Ani bastıran yağmur ve kafilemizden çoğunluğun görmek istediği su topu finalleri şampiyonluk maçına yetişmemiz gerektiğinden Kazan’a geri döndük.

6-8-2015 Perşembe günü nehir gemisiyle İdil (Volga) tekne turuna çıktık. Dönüşte alışveriş, serbest zaman ve özgün tatar mutfağından oluşan akşam yemeği çok keyifliydi. Bu arada Kaban Gölü kenarındaki meydanda Amerikan Kızılderililerin müzik ve dans gösterişi de çok ilginçti.

7-8-2015 Cuma günü sabahtan Çuvaşistan’ın başkenti Çubuksarı (Şubaşkar) ya doğru yola çıktık. Moskova yolu üzerinde Kazan’a yaklaşık 160 km uzaklıktaki Çubuksarı’da bizi coşkulu bir şekilde halk dansları ve Çuvaş müziğiyle, folklorik giysileriyle karşılayan dans topluluğu ve güler yüzlü rehberlerimiz bize güzel bir sürpriz yaşattılar.

Sıcak ilgileri ve misafirperverlikleriyle rehberlerimiz bizi kültür merkezinde diğer bir gösteriye götürdüler. Burada vakfımızın çocuk şölenine katılan dans ve müzik topluluğu Sinyaya Ptitsa ve öğretmenleri Roman İvanoviç müthiş bir performans sergilediler, ikramlarda bulundular. 21. Türk dünyası Çocuk Şölenimize katılan gruptaki öğrenciler kendi elleriyle yaptıkları Türkiye izlenimleri tablolarını konuk oldukları Başakşehir Fatih Sultan Mehmet İlkokulundaki arkadaşlarına iletilmek üzere vakıf temsilcimiz Mücahit Öktem’e teslim ettiler.

Daha sonra küçüklerin sanat çalışmalarının yapıldığı okullarına gidildi. Burada da öğretmenler ve öğrencileri yine bizi coşkulu bir şekilde karşılayıp okulu gezdirdiler. Velilerin elleriyle hazırladığı nefis yemekleri ikram ettiler. Bu arada yıllardır Türk Dünyası Çubuksarı Kültür Merkezimizin başkanlığını yapan şair-yazar dostumuz İlya İvanov da aramıza katılarak Çuvaş tarihi ile ilgili bilgi ve açıklamalar yaptı. İlya Beye 60. Yaş Yıldönümü için Vakıf Başkanımız Közhan Yazgan’ın teşekkürnamesini takdim  ve şükranlarımızı arz ettik.

Kazan’a dönüp kısa bir dinlenme molasından sonra havaalanına doğru hareket ettik. Bu güzel geziden de mutlu ve güzel anılarla dönerken, tatlı bir huzur ve de hüzün duymamak mümkün değil. Türk’ün olduğu ve yaşadığı her yer çok güzel. Gelecekte yeni bir Türk diyarını keşfetmek umuduyla İstanbul’a uçtuk ve yolculuğumuz katılan misafirlerimizin birbirleriyle tekrar buluşma dileğiyle sona erdi.

Müjgan ERGİL

Etiket:

Kategori: Gezi

Comments are closed.