26. Yılında Hocalı Soykırımı ve Karabağ
Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsüsü konuşmalarımıza 24 Şubat 2018 Cumartesi günü 14.00’te, TÜRKSAM Analisti ve Başkan Vekili A. Gencehan BABİŞ’in verdiği “26. Yılında Hocalı Soykırımı ve Karabağ” başlıklı konferansımızla devam ettik.
Yoğun bir dinleyici ilgisiyle gerçekleşen konferansımız, TÜRKSAM Kurucu Başkanı TBMM 24. Dönem Milletvekillerimizden Sinan Oğan yaptığı açılış konuşmasıyla başladı. Sinan Oğan konferans salonunda asılı duran Hocalı Soykırımı fotoğraflarına dikkat çekerek, bu fotoğrafları Avrupa’nın birçok yerinde sergilediklerini, fotoğrafları gören birçok Avrupalının bunların dünyanın başka yerlerinde yapılan soykırımlar olduğunu zannettiklerini, bu soykırımı 1992’de Hocalı’da Ermenilerin Türklere uyguladıklarını söylediklerinde şaşırıp kaldıklarını, bunun da bizim kendimizi ve davalarımızı dünyaya duyurmakta son derece yetersiz kaldığımızı gösterdiğini söyledi. Şu günlerde Hollanda’nın sahte Ermeni soykırımını parlamentosunda da kabul ettiğini hatırlatan Sinan Oğan, milletvekili olduğu dönemde TBMM’ye Hocalı Soykırımıyla ilgili bir kanun telifi sunduğunda, “tarihi, tarihçilere bırakalım”yaklaşımıyla bunun kabul edilmediğini belirterek, “Tarihi, tarihçilere bırakalım da, daha tarih olmayan1992’deki Hocalı Soykırımı’yla ilgili, TBMM ve sivil toplum kuruluşları olarak, olmayan soykırımın parlamentosunda kabul eden Srebrenitsa Soykırımcılarının destekçisi Hollanda’ya ve benzerlerine söyleyecek sözümüz de olmalıdır.” dedi. Oğan, millet olarak özellikle sosyal medya üzerinden devamlı gündeme getirerek Hocalı Soykırımı’nı anlatmamız ve unutturmamamız gerektiğine vurgu yaparak sözlerin bitirdi.
Konferansımızın konuğu ve geçtiğimiz yıl kendisine Türk Dünyası Turan Yazgan Büyük Ödülü’nü layık gördüğümüz ITC Genel Başkanı Erşat Salihi de söz alarak Afrin Operasyonu ve Türkmenlerin son durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu. Erşat Salihi, Türk Dünyası’nın bayraktarlığını yapan Vakfımız tarafından Turan Yazgan Ödülü’ne layık görülmesinin kendisinin omuzlarına büyük bir sorumluluk yüklediğinin bilince olduğunu belirterek sözlerine başladı. “Neden biz son zamanlarda hep Türk milletine yapılan katliamlarda bahsediyoruz ve neden hep bu katliamlar bizim üzerimizde gerçekleştiriliyor?””sorularını sorup ve bu eksende konuşmasını sürdüren Erşat Salihi, Türkiye sınırları dışında kaldıktan sonra 1924 Ermenilerin İngiliz destekli Kerkük Kalası’nda yaptıkları, 1959’daki KDP, Saddam dönemindeki Altınköprü katliamlarını hatırlatarak ABD’nin Körfez Harekatı sonrasında da Türkmenlere büyük katliamlar ve acılar yaşatıldığını söyledi. Erşat Salihi, ABD diğer dünya sömürgen odaklarının kurdukları PKK, PJAK, DAEŞ, PYD taşeron terör örgütleriyle Orta Doğu’ya hâkim olmak üzere Irak ve Suriye’de yürüttükleri işgal hareketinin, başta Türkmenler olmak üzere bu bölgede yaşayan halklara büyük ölüm, yıkım ve sürgün ve acılar yaşatıyor olmasının görmezden gelinemeyeceğini belirterek bu durumdan uzun yıllar çok ağır bir şekilde etkilenen Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve bugün devam eden Afrin’de yürütülen Zeytin Dalı ve belki gelecekte Sincar ve başka yerlerde yapılacak harekatlarının çok yerinde müdahaleler olduğunu ve bunun Irak, Suriye, Türkiye başta olmak üzere bütün Orta doğu ülkelerinin son derece hayrına olduğunu söyledi.
Salihi, kendisinin makamı itibarıyla değil, Iraklı bir Türk olarak Türkiye’deki kardeşlerini iktidar, muhalefet ayrımına düşmeden, bir bütün olarak varlık-yokluk davası yolunda yürütülen bu mücadelenin arkasında durmaya çağırdı. Birlik olmanın çok önemli olduğunu, kendilerini de yapılacak seçimlerde Irak Türklerinin birliği yolunda her türlü tedbiri aldıklarını söyledi. Salihi, bugün burada dile getirdiğimiz Hocalı Soykırımı benzerlerini Irak’ta, Suriye’de de yaşamak istemiyorsak birlik içerisinde, akıllı ve gayretli bir şekilde mücadelemize devam etmemiz gerektiğini ifade ederek konuşmasını tamamladı.
Konferasçımız A. Gencehan Babiş, konuşmasının başında, Azerbaycan Türklüğünü Hocalıya getiren süreci yüz elli yıl öncesinden ana dönüm noktalarıyla, bu bağlamda Nuri Paşa Harekatı, Atatürk-Nerimanov ilişkilerine de değinerek değerlendirdi ve Hocalı’nın bu süreçte bir ilk olmadığını, bundan önce de bölgedeki Türklerin Ermeniler tarafından büyük katliamlara maruz bırakıldıklarını belirtti. Ermeniler ve arkasındaki güçler açısından Kadim Türk yurdu Karabağ’daki Hocalı’nın büyük önem taşıdığını belirten Gencehan Babiş, bunda Hocalı’nın önemli bir demiryolu kavşağı, büyük elektrik şebekesi güzergahı, o zaman devam eden Karabağ Krizi’nde bölgeye hâkim yükseklikteki konumu ve bölgedeki tek önemli havaalanı sahip olmasının büyük payı olduğunu söyledi.
Gancehan Babiş, salonumuzda, başkan vekili olduğu TÜRKSAM tarafından bu günün anısına açılan sergideki Hocalı Soykırımı’nı bütün vahşetiyle gösteren fotoğraflara işaret ederek, bundan 26 Yıl önce 366. Sovyet Zırhlı Tümeni’nin desteğini arkasına alarak ağır silahlarla, hafif silahlı 150 kişinin savunduğu Hocalı’ya saldıran Ermeni güçlerinin yaşlı, kadın, çocuk demeden Hocalı’da ve ağır kış şartlarında kaçarken yollarda binlercesini katlederek Azerbaycan Türklerine büyük bir soykırım uyguladıklarını söyledi. Babiş, soykırımın belgeleri olan bu fotoğrafların hemen hepsinin dünyanın bağımsız basın kuruluşlarının muhabirleri tarafından kaydedildiğini de özellikle vurguladı.
Bu soykırımın arkasından Ermenilerce işgal edilen ve hâlâ işgal altında tutulan Azerbaycan topraklarının %20’sini terk etmek zorunda kalan ve “Kaçkın” olarak adlandırılan 1 milyon Azerbaycan Türkünün, geçiş dönemindeki birçok olumsuz şartları bünyesinde barındıran Azerbaycan’ın ekonomisine getirdiği yük ve sosyal sorunların bugüne kadar devam edegeldiğini söyledi.
Konuşmasında, Hocalı ve Karabağ’da yaşananları kaleme alan ve anlatan kişilerin tanık oldukları /yaptıkları vahşetlerden de bazı alıntılar okuyan Gencehan Babiş, soykırımı yönetmiş ve daha sonra Ermenistan Devlet başkanı olan Serkisyan’ın verdiği bir mülakatta, “Azerbaycanlılar o zamana kadar bizim sivillere karşı böyle bir şey yapacağımızı hesap etmiyorlardı, ama yaptığımızı gördüler…” şeklindeki vahşi itirafının bunun dünya gözü önünde trajik bir ifadesi olduğunu söyledi.
TÜRKSAM olarak Karabağ Soykırımı Sergisini açtıkları Lahey’in, yani İnsan Hakları Mahkemesi’nin bulunduğu Hollanda’nın aldığı son Sözde Soykırım kararının, “adalet” açısından bakıldığında Srebrenitsa’da yapılan Soykırım’a seyirci kalan Hollanda’ya çok yakıştığını söyledi.
Ermenistan’ın, bölgesinde izlediği çözümsüzlük ve gerici politikalarla gittikçe yalnızlaştığını, buna karşın Azerbaycan’ın başta Türkiye olmak üzere bölgesindeki olumlu politika yürüten devletlerle geliştirdiği işbirliğiyle olumlu, büyük, somut adımlar attığını belirten Gencehan Babiş, bu bağlamda sadece Azerbaycan’ın değil, Türkiye’nin, Türk Dünyası’nın davası olan bu büyük insanlık suçunun/ Hocalı Soykırımı’nın tarafsız dünyaya her türlü kanaldan çok iyi anlatılması gereğini vurgulayarak konuşmasını bitirdi.
Kategori: Süleymaniye Kürsümüz