Aşağıda Sayın konuşmacımız E. K. Alb. M.Akif Ürük’ün konuşmasının kendi kaleminden çıkan geniş bir özetini sunuyoruz:
“ DOĞU AKDENİZ VE ORTA DOĞU’DA ENERJİ SAVAŞI 1. BÖLÜM
18 Ocak 2025 saat: 14.00’de İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırma Enstitüsü’nde “Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’da Enerji Savaşı” konulu konferansımın ilk bölümünü özetle sunuyorum.
1. DOĞU AKDENİZ’in ve ORTA DOĞU’nun TARİHSEL ÖNEMİ
Tarihte büyük uygarlıklara ev sahipliği yapan Doğu Akdeniz ve Orta Doğu bölgesi “Verimli Hilâl veya Bereketli Hilâl” adıyla anılan eski Sümer, Babil, Asur ve Fenike uygarlıklarının bulunduğu yerdir. Verimli Hilâl bölgesinde Güney Anadolu Bölgesi, Arap Yarımadası’ndaki Sina Çölü ile Mısır’ın Sahra Çölü, Kıbrıs Adası, İsrail, Lübnan, Filistin (Gazze Şeridi), Ürdün, Suriye, Kuzey Mısır, Irak ve İran’ın bir bölümü bulunmaktadır.
Günümüzde bölgede doğal kaynaklarının olması tarih boyunca anarşi ve karmaşanın yaşanmasının nedenidir. Bu nedenle Doğu Akdeniz ve Orta Doğu geçmişten günümüze askeri, siyasi, ticari ve ekonomik olarak güç odaklı ülkelerin odak noktası olmuş ve halen olmasının yanında doğal kaynaklarıyla birlikte tarihi kültür merkezi konumunda olmuştur.
Antik çağlardan günümüze birçok uygarlık yaşamış olan bu bölgeler askeri, siyasi, ekonomik rekabet konumunu devam ettirmiş, bölgesel çatışmalara ve savaşlara sahne olmuş, olmaktadır.
2. DOĞU AKDENİZ ve ORTA DOĞU’da ENERJİ ROTALARI
Doğu Akdeniz Boru Hattı (East Med) Projesi – İsrail ve Ürdün Boru Hattı Projesi – İsrail ve Türkiye Boru Hattı Projesi – İsrail ve Mısır Boru Hattı – GKRY ve Mısır Boru Hattı Güzergâhı – İsrail, GKRY, Yunanistan ve Avrupa Elektrik bağlantısı – Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” Projesi – Hindistan, Orta Doğu ve Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) – Trans Anadolu Boru Hattı ile Adriyatik Boru Hattı – İran-Irak ve Suriye Boru Hattı – Kalkınma Yolu (Kuru Kanal) Projesi.
3. TÜRKİYE’nin Enerji Politikası
Türkiye’nin KTC ve Libya ile MEB Antlaşmaları vardır. Benzer antlaşmaların İsrail, Filistin, Lübnan, Suriye ve Mısır ile de olması Türkiye’nin milli menfaatine uygundur.
Böylece Yunan – Rum ikilisinin kıyıdaş ülkelerle yapmış olduğu anlaşmalar geçersiz kılınabilir.
Türkiye’nin karasuları Akdeniz ve Karadeniz’de 12 mil, Adalar Denizi’nde 6 mildir.
Türkiye; Doğu Akdeniz’de MEB anlaşması yapacaksa, tüm bölge ülkelerinin katılımıyla olması gerektiğini savunmaktadır. Doğal gaz ve petrol arama bölgemizde hukuken MEB ilanı yapmalıyız. Sonra da bölge enerjisinden hakkı olan ülkelerle anlaşma zemini araştırılmalıdır.
Rum-Yunan ikilisi; Türkiye’yi iç denizlerine hapsetmek için AB, ABD destekli siyasi oyunlarla Ege ve Doğu Akdeniz’deki enerji pastasından pay istemektedir.
Karadeniz, Akdeniz ve Adalar Denizi ile çevrili yarımada ülkesi konumundaki Türkiye, doğal olarak kıta sahanlıkları hakkı vardır. Bu nedenle Türkiye’nin bu denizlere kıyıdaş olan ülkelerle kıta sahanlıklarını sınırlandırması elzemdir. Bu durumda Türkiye, Doğu Akdeniz’deki MEB’ni ilan etmeli ve bölgedeki Enerji Savaşı’nda söz sahibi ülke olarak gecikmeksizin yerini almalıdır.
4. YUNANİSTAN’ın Enerji Politikası
Türkiye ile Yunanistan arasında Adalar Denizi konusunda geçmişten günümüze yaşanan deniz yetki alanı paylaşımı sorunları, enerji keşifleri ile Doğu Akdeniz’e de taşınmıştır.
Sevilla haritasına(!) göre Yunanistan, Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin 189.000 km2 kadar olan deniz yetki alanını 41.000 km2 alana sıkıştırılarak Meis, Rodos, Kerpe, Kaşot ve Girit hattını ölçüt alarak orta hatta sınırlandırma şekliyle Adalar Denizi’nde pay alma gayretindedir.
Ancak Girit Adası’nın izdüşümü Libya yönünedir. 1913 Londra, Bükreş ve Atina Antlaşmaları ile 1923 Lozan Antlaşmalarını göre GİRİT Adası’nın ¼’ü hukuken Yunanistan’a aittir.
Yunanistan, ABD ile 5 Ekim 2019’da “Karşılıklı Savunma İş Birliği Anlaşması’na” ek protokol ile Türkiye’ye çok yakın bir bölgede yer alan Dedeağaç başta olarak Kavala, Selanik, Larissa, Stefanoviç, Girit bölgelerinde üs kurarak ABD’nin askeri varlığını artırılması ile Türkiye’yi kendi içine hapsederek ülkenin ulusal güvenliğini tehdit amacı taşımaktadır.
4. İSRAİL’in Geçmiş Tarihi ve Enerji Politikası
Kıbrıs Adası’nın ilk yerlileri Karyalılar, M.Ö. 2.000 yılı sonlarında Anadolu’da Karya uygarlığını kuran kavimdir. Yahudilerin Kıbrıs ile ilgileri ve bağları 2000 yıllık tarihi geçmişi bulunmaktadır.
Temelinde Arz-ı Mev’ûd (Vaad edilmiş NİL’den Fırat’a kadar topraklar) vardır.
1917’de İngiltere Dışişleri Bakanı A. James Balfour Siyonist hareketin öncü ismi Walter Rothschild’e Filistin topraklarında Yahudilere bir vatan kurulması için söz verilmiştir.
1930’lu yıllarda Nazilerle başlanan 2. Dünya Savaşı’nda Yahudi nüfusu Filistin’de artmıştır. O dönem İngilizler, Yahudiler için Magosa Karakol bölgesinde toplama kampı tesis etmiştir. Önce bu kampa Çanakkale Savaşı, Kanal Harekâtı ve Hicaz’da esir düşen Türkleri getirmişti.
Filistinliler önce İngiliz manda yönetimine ve sonra Yahudi terör örgütlerine karşı İzzeddin El Kassam, Emin El Hüseynî gibi isimlerle yaptığı mücadele etmişti. İsrail, İngiltere’nin Filistin’den çekileceği 15 Mayıs 1948’de İsrail Devleti’nin kuruluşunu ilan etmiştir.
KTC’de İran, İngiltere, Rusya, Ukrayna, Polonya ve İsrail’den on binlerce Yahudi KTC’de büyük araziler alarak siteler yapmaktadır. KTC’de son 20 yıl kadar bir süredir 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda kanla alınan bu topraklar 50 yıl sonra sessizce işgal edilmektedir.
İsrail, Levant Havzası’nda yaklaşık 1,7 milyar varil petrol, 3.5 trilyon m3 doğal gaz ve 3 milyar sıvılaştırılmış doğal gaz vardır. Gazze’nin doğal gaz rezervlerinin %60’ı Gazze bölgesindedir. İsrail’in Gazze toprakları ve deniz sahasındaki kaynaklara egemen olma hedefi bulunmaktadır.
East-Med Boru Hattı Projesi’nin başarısızlığı İsrail’i zor duruma sokmuştur. Bu durumda İsrail, gazının az maliyetli olarak Avrupa’ya nakli için Türkiye’yi uygun seçenek görmektedir.
5. FİLİSTİN (Gazze Şeridi ve Batı Şeria)
Gazze Şeridi, Akdeniz kıyısında 40 km. kadar uzunluğunda sahil şerididir.
Filistin adı M.Ö. 12. yüzyılda bölgeye göç yoluyla gelen Filistlerden gelmektedir. Antik Filistinliler ya da Filistler, İsrailoğulları ile yaklaşık olarak aynı dönemde Filistin’e yerleşmiş ve bölgeye bugünkü ismini vermiş olan muhtemelen Girit Adası’ndan gelmiş halktır.
Gazze Marina bölgesi kıta sahanlığı olarak Filistin’i ilgilendirmektedir. Keşfedilen doğal gaz Filistin’in enerji ihtiyacını karşılaması yanında ihraç edilebilme potansiyeline de sahiptir.
Ne var ki 1999 yılında İngiliz British Gas ile imzalanan anlaşmadan sonra deniz yataklarının %60’ı British Gas, %30’u Consolidated Contractors Company ve Filistin’in kontrolü altındaki Palestine Investment Fund Şirketi ise kalan %10’una sahiptir.
Günümüzde halen devam eden Hamas – İsrail çatışmaları İsrail’in saldırılarına dönmüştür.
İsrail’in devlet hedefi; Kudüs’ü başkent yapmak ve Tel Aviv’i oraya taşımak. Golan’ı topraklarına katmak. Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ni işgal ile Filistin’i haritadan silmek.
Sonuçta; Büyük Orta Doğu Projesi ile Davut Koridoru’nu oluşturarak kendisi için ülkü olan Orta Doğu’daki Verimli Hilal bölgesini de sınırlarına katarak Büyük İsrail’i kurmaktır. Bu hedefi doğrultusunda İsrail, günümüzde bu amaçlarının önündeki engelleri kaldırma gayretindedir.
6. DOĞU AKDENİZ’DEKİ ENERJİ SAVAŞI’NIN GÜVENLİK AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
Bölgede Türkiye’nin ortalama 572 yıllık doğal gaz enerji ihtiyacı karşılayacak rezerv vardır. Son 20 yıldır bölge ve civarında oynanan oyunun nedeni de budur ve bu oyun üzerine planlar yapılmaktadır. Buna da önce “Büyük Ortadoğu Projesi” denildi.
Bu uğurda Libya’da ayaklanma oldu. Mısır’da darbeciler desteklendi. Filistin küçük bir alanda yaşama zorlandı. Suriye’de iç savaş çıkartıldı. Türkiye ise, gerek içeride gerekse dışarıda dış destek terör odaklarıyla uğraştırıldı, uğraştırılmaktadır.
Bugün; AB, ABD, Yunanistan, İsrail, Mısır gibi ülkelere ilave olarak şimdi de özellikle Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya gibi ülkelerde Doğu Akdeniz’deki enerji pastasından pay istemektedir.
Bu nedenle bu mücadeleye “Doğu Akdeniz Enerji Savaşı” demek gerekir.”
Sosyal Medya Hesaplarımız