Ölümünün İkinci Yılında Büyük Türkçü Necdet Sevinç’i Anma Programı

10 Mart 2013

9 Mart 2013 Cumartesi günü Turan Kültür Merkezi Süleymaniye Kürsümüzde “ Ölümünün İkinci Yılında Büyük Türkçü Necdet Sevinç’i Anma Programı” düzenlendik.

Programa konuşmacı olarak katılan Sevgi Sevinç, Yrd. Doç. Dr. Namık Kemal Kurt, Prof. Dr. Metin Karaörs, Selcan Taşçı, Bahri Yüzlüer ve Göktuğ Alemdar Necdet Sevinç ile ilgili anılarını ve düşüncelerini aktardılar.

Programımıza, Prof. Dr. Turan Yazgan Hocamızın ve Necdet Sevinç’in Süleymaniye Kürsümüzde geçtiğimiz yıllarda kaydettiğimiz konuşmalarından bir kesiti perdeye yansıtarak başladık.  Vakfımızın Gençlik Kolları’ndan R. Umay Can,  Necdet Sevinç’in hayat hikâyesini foto-slaytlar eşliğinde özetleyip Dursun Elmas’ın Necdet Sevinç için yazdığı “Ocağı Türk, Çeliği Türk, Suyu Türk” adlı şiirini seslendirdi.

Prof. R. Metin Karaörs’ün oturum başkanlığı yaptığı programda ilk sözü Necdet Sevinç’in eşi Sevgi Sevinç aldı.  Sevinç, bir eş, bir baba, bir dede olarak Necdet Sevinç’in ne kadar duygusal ve ince ruhlu bir insan olduğunu, anılarından kopardığı örneklerle bizlere sundu. Necdet Sevinç’in çalışma disiplininden ve vatanına duyduğu aşktan da bahseden Sevinç, sözlerini “Tanrı Türk’e yâr olsun! Tanrı Türk’ün yanında olsun! Tanrı Türk’ü korusun!” diye bitirdi.

Yrd. Doç. Dr. Namık Kemal Kurt, Bir arkadaş gözüyle Necdet Sevinç’i tasvir ettiği konuşmasında, ona verdikleri“Kurt Başlı Altın Kalem” unvanının ortaya çıkışını, hastalığını öğrendiği anı, onun kitaplarını, vatanına ve ”doktor” diye hitap ettiği eşine duyduğu sonsuz aşkı anlattı.

Prof. Dr. Metin Karaörs, Sevinç’in milleti için yaptıklarından, fedakârlıklarından ve tamamı 5610 sayfa hacmine ulaşan kitaplarından bir bir bahsederek, Necdet Sevinç’in bu kitapları hangi şartlarda ve hangi ruh hâlleriyle yazmış olduğunu ortaya koydu.

Gazeteci yazar Selcan Taşçı, sözlerine Necdet Sevinç ile ilgili bir şeyler söylemenin ne kadar zor olduğunu ifade ederek başladı. Ardından onunla nasıl tanıştığından, onunla birlikte çalışmış olmanın nasıl bir duygu olduğundan ve ölüm haberini aldığında neler hissettiğinden bahsetti. Son olarak da özlediği hocasının, bugün hayatta olsaydı, milletimizin yaşadıklarını nasıl karşılayacağını, ne diyeceğini, nasıl tepki vereceğini ve bize neyi emanet bıraktığını bir kez daha hatırlattı.

Yakın dostu Bahri Yüzlüer ise, Atilla İlhan’ın vefatından sonra Necdet Sevinç ile yaşadığı ilginç ve bir o kadar da Necdet Sevinç’in coşkusunu anlatan bir anısını dinleyicilere aktardı. Necdet Sevinç’in insani yönünden, milliyetçiliğinden ve son kitabını bitirdikten sonra “Vakit tamam…“ diyebilecek kadar kararlı ve tevekkül sahibi bir insan olduğundan bahsetti.

Son olarak Necdet Sevinç’in torunu Göktuğ Alemdar, kendisine “Dedo!” diye hitap eden Necdet Sevinç dedesine duyduğu özlemi tam bir gönül saflığıyla dile getirdi.

Konuşmaların ardından Necdet Sevinç’in kızı Asena Sevinç, Türk müziği sevdalısı olan babasının sevdiği şarkılardan oluşan küçük bir konser verdi. Program Yazgan, Sevinç aileleri  ve  vakfımız aksakallarının hatıra fotoğrafı çektirmesiyle sona erdi.

Etiket:

Kategori: Süleymaniye Kürsümüz

Comments are closed.